Konuşma Çizgisi
/bir ayrılık
iki insana
bu kadar mı yakışır/
uçuk akşamlarda
çok sesli şarkılar
kenar mahalle ağızlı sevişgen ruhlar
telaşlı ve utangaç beklemek yasak
iki yüzlü masalların girizgahına inat
tıngır mıngır sallanıyor işte hayat
ben
cinsine ihanet eden şeytan
ikrârsız ve imkansızlığın yolcusu
geç verilmiş bir aşk'ı
geç verilince solladım
- anlamıyorsun...böylesi daha adil
- merak ediyorum...o teraziyi nerenle tutuyordun
takvimlerin biçtiği zamansızlığın kanlı ellerinde
kendine ait bir teselli ile görmüştüm
ibret anların henüz gerçekleşmemiş
intihar suskunluğu gözlerini
gece sevişmelerinin
birinci baskıdan girdiği renkli gazete sayfalarında
sen
malum manşeti atarken dudaklarınla
öl desen
ölenlerin ölüm ilanı döşenirdi
sessizlik yemini etmiş ranzasız yataklarda
- o küçücük aklınla hakaret mi ediyorsun
- lütfen ama...biraz da çalışmadığım yerlerden sor
bir vakitler beyaz çarşaflar da
sanırım yalandan ağlayışların arefesinde
pişmanlığın koynunda sabahlayan huzur
ıslah edilmeyi bekleyen ayyaş piçlere
ve onların adaşları hiçlere
meze niyetine sundu kirliliğini
ben
güneş battığı geceyi yakarken
aşk'ın ışığa dönüşünü gördüm
sesimi ömrünün meydanlarında buldum
son sözlerim kurşuna dizildi 'kal' diyemez...
- sus artık...acıyorum sana
- niye ki...! sen tanrı mısın
alicengizoyunu
(...bütün konuşma çizgileri benim...böyle uyutuyorum seninle kendimi...)