Köpeğine Sözü Geçmeyen İhtiyar
köpeğine sözü geçmeyen ihtiyara gün doğdu
ilk sözlerinin kuyusundan kaçıp kalbime saklanan ilham
dur azıcık soluklanayım
dur biraz
bende senin gibi konuşmasını öğreneme miş bir rüya yım
demek isterdim ama nafile ağacına çakılmış
hatırlanması kolay bir soy adı taşıyorum
çene kemiğime dayanmış hatıralarım var
size geçmeyen saatlerden bahsetmek istiyorum
hiç dudaklarınızdan öpülüp bir köpeğin önüne atıldınız mı
bundan bana kemik çıkmaz deyip bırakıldınız mı
köşe başını dönerken pazarlık yaptığım orospu
bana benzeyerek öldü değil mi
bütün gerçekler adına doğruları söyleyin
kıvranırken o son döşekte
herkesten farklı gülümseyerek
bize benzeyerek öldü değil mi
kuruntularımın intiharını seyrediyorum rahat olun lütfen
ilginizin dışında ateşlendi bütün fırıldaklar
bazen konuşmaya çıkarsınız bir balkonun önüne
bazen kim boğuluyor diye bakmazsınız bile
bile bile ladeslenir siniz yani
içinizdeki kötüye
köy avurtlu tulumbacıların kendi yangınını söndüremeyişine güldüm
bir ağacın kurtçuğu kadar cesareti olmayana konuşulmuş sobe
oysa kimi yakalar yapraklar gülümserken
kimin avazı hilekar sa en çok o haklı
sordunuz mu suskun ağızlı sanatçılara
kalbinin son durağında en çok ne saklı
getirildiğimiz kadar götürüldük o durulmaza
kaniş kılıklı ihtiyara benzeyen köpek
ne kadar bahtiyar sa
o kadar çok çıkmaz sunuyordu size
anlamayıp hiç bir şey olmamış gibi
azıcık sarılır mısınız bize.
"köy avurtlu tulumbacıların kendi yangınını söndürememesine güldüm bir ağacın kurtçuğu kadar cesareti olmayana konuşulmuş sobe"
biçim ve içerik güzel,
iyi şiir
sevgiyle kalın...