Kopuk

yasaklı bir şehrin
gayri resmi aşıklarıydı
çocukluğumuz

iki sokak arası sevişmelerde
sakıncalı bir telaşa meylettiğinde gözlerimiz
kandiller yanıyordu öbür ucunda kentin

gece saklanıyordu
tel örgülerle çevrili ana vatanına
duman grisi gökyüzü
ay
alaca beyaz

biz
iki mülteci yürek olup
sığındıkça bilinmez memleketlerine sevdanın
sınırdışı edilmemiz
acemiliğimizdendi

iliklerimize düşen
sakar sancılara
dokunmalıydı ellerimiz
okunmalıydı
yasa dışı gönül ilamından
tutuklandığı sevdalıların


ben ki
en ücra köşesine
müebbet yemişim yüreğinin
ellerimle kurduğum darağacında
sallandırmışım ayrılıkları

ve sen
nereye dönsen yüzünü
yeşil bahçelerine düşmüşsün tutsaklığımın
en çok
kelimelerine vurulmuş prangaların
adı olmuş adım


iyot kokulu şehirlerde
tuz basılmış iki yaranın
adına denk düşmüş umutlarımızın
kırılmayan tarafı

ve biz
hep sağ elimizle sarmışız
kanayan sol tarafımızı
bu yüzden
ölememişiz hiç


biz
kırmızı gökyüzünün
yüzsüz
lacivert çocukları

19 Ağustos 2013 33 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 11 yıl önce

    Eskilerdi bende kullanırdım bu kelimeleri. Sonra ucundan kıyısından yaşamadıklarımı yazmamaya karar verdim. Bir imge dahi ucundan kıyısından yaşadın mı tamam olmuyor. Benzer kalıyor diğerlerine. Tecrübe etmeli ki şair ölümü, onu anlatabilsin. Yoksa hiç elma yememiş birisinin elmadan misal vermesine benzer. Velhasıl her şeye rağmen güzel şiirdi. Tebrikler

  • 11 yıl önce

    burada bulunman çok güzel...🙂 mahrum değilim şiirlerinden. hep takip hep takip 👍

  • 11 yıl önce

    "ben ki en ücra köşesine müebbet yemişim yüreğinin ellerimle kurduğum darağacında sallandırmışım ayrılıkları"

    Bu dizelere şöyle desem mi ben de;

    Sevdanın uyakları gibiydi gidişin, Öylesi hasret ölesi kader...

    Kutlarım şair...