Köpük
Bir köpük patlamasıydı kahvemden saçılan mutluluklar
Varlığımı yudum yudum tükettiğim yorgun akşamların üstüne
Yıkılmış kentlerin ortasından yürütüyorum seni
Yol kenarlarını ceset torbalarının sardığı
Bir kaybolmuşluk hissiyle b/akıyorsun bana
Bulduğu halde tekrar arıyormuş gibi solgun
Karamsar olmasın diye silip tekrar yazıyorum
Besmeleyle başladığım bütün kayıplarımı
Ne kadar hüzün o kadar sevinç ötede
Bir imtihanın kırk yıllık hatrına
Lambası olmayan sokaklardan geçiyoruz seninle
Nereye baksam karanlıksın Dünya
Sessiz bir yığını andırıyor insanlık
Enkazı başka hangi resim anlatır
Külleri şehir edecek güç yok sende
Anlıyor ama anlatamıyorsun
Sarmaşık hüzünler içindesin
Bak ağlayamıyorsun bile
Bir sıraya koyamıyorsun belki de
Acı talihini
Önce hangisine ağlayacağızın
denklemsel karmaşıklığı
bölüyor uykularını
Rüyada rüya anlatmak gibi
Garip bir uyanış hali
Bir köpüklü kahve
Üç vakte kadar söylenecek şarkılar üstüne
Çocukların ışıklı gözlerinden alıp sevinçleri
Dünyaya bölüştürmeye
Herkese yetecek kadar barış
Ve çocuk gülümsemeleri
Aslında yeterdi
Kocaman enkazları diriltmeye
Yoksa
istemiyor musun
Dünyanın suçu yok bence.İnsan Emanete sahip çıkamadı.Ondan geriye kalansa küller enkazlar... Şiirinize tebriklerimi bırakayım ve gidip kendime köpüklü bir kahve yapayım.