Kör Talihim (Biri Aşk mı dedi?)

Uyandım sana da günaydın.

Penceremin dış yüzü'nün, güneş ile seviştiği bir vakitte geldin yine,
Tam vakti öyle değil mi?
Odam yine karanlık.
İçeriden camlara kapladığım gazeteler'in, sadece beş belirli merkezinden,
Sol yanımda ki yastığa, yaldızlı harfler değiyor.
Sadece beş harfi iyi kazıdım.
Sadece her zaman ki gibi, seni güzel anacağım bugün.
Seni güzel başa saracağım, çünkü yine iyi hazırlandım.

Uyandım, ama sol taraftan değil.
Günaydın, bak sinirlide değilim.
İsyankar da değilim, yemin ederim, günaydın!

Ama biraz buruk ya içim.
Ve sesim.
Biraz kısık, dün geceki selden sonra biraz ağırlaşmış galiba gözlerim.
Ne bileyim doğladır heralde? Doğal mıdır sence?
Bence? Bilemiyorum.
Ne yalan söyleyeyim, aslında biliyorum.
Belki kendime yakıştıramıyorum, belki de hala hazmedemiyorum.
Kim bilebilir beni? Kim bilebilir senin beni bildiğin gibi?
Kim sevebilir seni, benim seni sevdiğim gibi?
Kim?

İşte en çok buna tahammül edemiyorum ya, o yüzden telaşlanıyorum.
Peki kim anlar beni?
Kim ferman yazar, derman arayan ağrılarıma.
Kim?
Tam bir Cebir denklemi.
Soru zor, cevap gizli.
Şıklar hileli, hesaplar karışık, ödül küçük ve kayıp büyük.
Kim bilebilir?

Oda yine leş gibi izmarit kokuyor.
Boş şişeleri mi sindireyim içime, yoksa zifirli dudağımı mı emeyim? Bilemedim.
Kızan yok, bağıran yok, çağıran yok, bir zılgıta hasret güldüren yok.
Arayanı soranı geçtim, merak eden yok.
Aman olmasında zaten, cevap verecek mecal mi kaldı bende? O'da yok.
Tespih boncukları gibi, saçıldı herkes bir yana.
Bir ben kaldım, bir boş oda'da.
Her iki taraftan sana kördüğümle bağlanmıştım, ondan olsa gerek.

Olsa gerek bu, körü körüne dolanmak!
En çok'da bunu sevmiyor muyum zaten? Ve ondan da çok seni!
Seni herşey'den çok , herkes'den çok, can'dan çok, kalp'den çok,
Benden çok, belki'de senden çok, sevmiyor muyum?

Seni sormayacağım, belli ki yine cevap vermeyeceksin.
Olsun alıştım zaten, bu hal beni bazen, kırsada hiç yeri yokken,
Tanışıp tokalaşmıştım önce'den, senin sessizliğinle aram iyidir ezelden.
Bir sensizliklikle anlaşamadım zaten.
Ne ben onu, ne de o beni sevdi ilk günden beri,
İleri geri uzaklaşıp, yakınlaşıyoruz ara sıra,
Yanı sıra birde, tanımlayamadığım bir duygu geliyor ara sıra.
O'da tam bir garip!

Kaldırıyor, bir yere yürütüyor, sonra yok yok deyip, gerisin geriye döndürüyor.
En son beni, hani çay içtiğimiz ve martısı eksik olmayan bir çatı vardı ya oraya çıkarttı.
Bir deli ağlattı, bir deli güldürdü,
Sonra iki elimi semaya kaldırıp, bir özürle korkuluklara doğru yürüttü.
Dalga geçer gibi, geriye sarıp, deli güldürüp, deli ağlatıp, yatağımıa kadar götürdü.
Biraz garip bir durum, ama inan benimle bir ilgisi yok! Nasıl bir duygu çözemedim.
Of yine şu bulut!
Bir gün'de çıkmasa olmuyor. İnadına mı yapıyor, beni mi sınıyor, bunu da çözemedim?
İyi o zaman, şu durup durup, tam biz buluştuğumuzda çıkı veren bulut, yol alana kadar,
Dün sana yaptığım şarkıyı çalayım canım. Bakalım bu içine sinip seni geri getirebilecek mi?



Uzun çok uzun oldu
Gelen yok giden yok
İçim bahara küstü
Tenim yok Kokum yok.
tadım kalmadı ,hiç olmadı.
Bilen yok.

Bu zalim gözlerim, bulutlu her güneşte
Ve sol tarafta bir titreme geçmiyor
Anıların ısıtmıyor,ısıtmıyor.

Yine üşüyorum
Buz gibi senden sonra odam
Seni çok özlüyorum
Yanı başımda olsan bir sarılsam
Yine bana baksan laf atsan
Arıyorum her şeyi
Herşeyimde olan seni
Bir garip beşeri hal bende ki.

Ah kör talihim
Ne çok sevdim ömür verdim
Rüya değil yalan değil, gerçeğim.
Söylesene talihim ne istedin ne istedin?

Seni candan öte kalpten öte
Çok seviyorum
Dünü senle yine özlüyorum
Bugün bile seni anıp yaşıyorum

Geldin mi? Efkar bastı yine beni,
Şimdi bu şarkı'da ne giderdi, bir öpücük dudakların'dan dudaklarıma.
O tad bambaşkaydı.
Hele kokun, o duru dokun, nurun bambaşkaydı.
Eşsiz, benzersiz kısacası tarifsizdi.
Ne giderdi şimdi, el ele, yanak yanağa, göğüs göğüse şarkımızda dans etmek.
Tam işte burası dediğimiz yere gelince,
Göz göze gelip, tebessüm ederek yaş dökmek, ne güzel olurdu.
Ne güzel olurdu, dudaklarımız birleşik iken, o yeri aynı anda söyleyebilmek.
O an'da ağlamak, sarılmak, ayrılmamak ne güzel olurdu.

Of işte bak yine düğümlendi boğazım, yutkunamıyorum.
Çok arıyorum.

Hani sahilde bizi güldüren adamın yavuklusuna dedikleri şimdi geldi aklıma.

''Cano gurbanın olam, hele bir buse, ahan'da mındar ettin loo kalbimi.''
''Cano! Alemi getirem dizine, yıldızları serem eteğine,''
''Biat ettirem ayı, güneşi, dünya'yı o gül gülüşüne.''

Hani nazlanmıştı'da kız, atmıştı kendini denize adam.
Çok gülmüştük katıla katıla, ya nasıl gülmüştüm?
Şimdi? Çok arıyorum.

Desem sana cano, atsam kendimi denize, güler misin ?
Bir kerecik onun gibi, sende hayır diyebilir misin?
He de, güleceğim de, nazlanacağım de,
Kendimi dipsiz kuyulara, engin denizlere atmazsam mındar olayım be cano.
Sen sadece tek kelime de.
Alemi dizine, yıldızları eteğine, ayı, güneşi ve dünya'yı gül gülüşüne biat ettireyim.
Hele bi he de.
Çok arıyorum.

Seni Candan öte, kalpten öte çok seviyorum.
Dünü senle yine özlüyorum.
Bugün bile seni anıp yaşıyorum.


Evet yaşıyorum.
Sensiz, sessiz ve artık herkesin dilinde sakız olmuş o laf;
Kimsesiz! Yaşıyorum.

Seni, ismini görebildiğim tek vakit şuan, çünkü resmini görmeye dayanamadığımdan olsa gerek.
İşte yar, yedi veren'in, yedi boğan olduğu, hemen açıp hemen solduğu an şu an.
Ben hariç herkesin duasının kabul olduğu, sen hariç herkesin geri döndüğü an şuan.
Belki sadece bir zan, öyle farzediyorum.
Ama!
Biliyorum bende ki san, artık yitik harebe bir han olu verdi.
Bu can, beş para etmez, ipe sapa gelmez,
Tufan'da boşa kürek çeken ve hayatı korsan yaşayan biri çıkı verdi.
Oysa ki senle iken böyle değildi , kayıp değildi varlığım, yokluğum sahipsiz değildi?
Gözlerim ışıksız, dudaklaklarım tatsız, kalbim yalnız değildi?
İşte şimdi hepsi, ama hepsi, benim koskocaman bir servetim haline geldi.

Darphane gibi acı basıyorum.
Sonra biriktirdiklerimi; gam'da, kahır'da günümü zehir edip, harcıyorum.
Kenar'da köşe'de oturuyorum, sızıyorum, kalkıyorum.
Dolanıyorum, tekrar sızıyorum,
Yani anlayacağın kendimden nefret ediyorum.
Aynaya bakmaya yüzüm yok, artık utanıyorum.
Ve birşey daha var, ben bir türlü unutamıyorum seni.
Hepsinin nedeni de bu galiba, unutamamak,ama nasıl unutayım ki?
Seni nasıl silip atabilirim ki, kendimi silip attığım gibi?
Sen bilmez miydin seni nasıl, kendimden bile çok sevdiğimi?
Sen bilmez miydin?

Seni Candan öte, kalpten öte çok seviyorum.
Dünü senle yine özlüyorum.
Bugün bile seni anıp yaşıyorum.



Dur! Nereye? Daha koskoca bir dakika var.
Bir günlük özlemim var ve sonrasında koskoca bir gün daha.
Biliyor musun? Kalbim o koskoca bir gün'ün, sadece şuan'ına erişebilmek için nasıl çarpıyor?
Şuan'ın beni koskoca sensiz bir gün'de, nasıl yaşattığını biliyor musun?
Az daha kal. Bir dakika daha.

Güneş dur! Sana bir dakika için, bir gün adıyorum. Bir gün'de bir ömür eder, kesmez mi seni?
Gazetelerim de ki beş harfim, yüreğimde ki aşk gibi aralan ve büyü.
Sana da kesip kalbimi sunuyorum. Senide kesmez mi?
Peki o zaman vuslat haramileri çalın onu benden hadi.
Bugünde bir kavuşma'nın sonuna gelindi.
Bende ki temenli, en yakın zamanda tekrar kavuşmaktır gayri.
Seni candan öte kalpten öte çok seviyorum.
Bugün'de bir dün oldu artık, seni şimdi'den çok özlüyorum.
Ve seni şimdi anıp, yaşamaya başlıyorum kör talihim.

17 Mart 2010 45 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar