Körpe Yürekli Ulu Çınar
KÖRPE YÜREKLİ ULU ÇINAR
Yaprak yaprak hazan kokusu burnunda,
Sararmış notalar unutulmaz bir melodi olmuş kulaklarında.
Bestecisi hüzün şebnemli.
Güfte ise, efkarını yazıyor nemli nemli.
Hicazkar okuyor gamlı gönül hayatını,
Yüzünde çok şey anlatan ,
sessiz yaşanmışlıklarla.
...
Çiğ yağmış en ışıltılısından saçlarına,
Gözlerinin kenarlarından birer ev satın almış kederli anılar,
Kurumuş güz yapraklarıyla dolu sayfalara yazılmışlar
Her daim demli demli.
Dayayıp döşemişler derin çizgileriyle,
Oturup dertleşmişler uzun uzun.
Kimi ; sıradan ,günlük ,belli belirsiz çizgiler çizmiş,
Kimi ise ; unutulmayacak kahırlarla ,
Derin çentikli imzalar atmış.
...
Kahkahalar atıp,
Sohbetin en şerbetlisine şahitlik edince dudakları,
Tanık olup ,ifade vermişler hayat mahkemesinde.
...
Her biri ne sert fırtınalar atlatmış,
Nice karanlık gecelerde uykusuz kalmış.
Gözlerinin içi kim bilir kaç kere sayısız sağanaklarla yıkanmış,
Nöbetçi göz pınarları sel olup taşmış.
Peki ya gözbebekleri?
Kim bilir kaç efkara bakınca,
dalıp gitmiş uzak diyarlara.
...
Ya o kendine minicik
ama herkese koskocaman yürek?
Kaç derde derman olup,
Sırdaş olmuş harap düşmüş biçarelere.
...
Gün gelmiş devran dönmüş,
Yürek yorulmuş zamanla yarışırken.
Bir de bakmış, ne bedeni o eski beden,
Ne de dostluklar ,o eski dostluklar.
...
Yaşlılık mı bunun adı?
Yoksa yaş almak mı zamandan?
Neyse ne !diye meydan okumuş,
Yüreğinden geçip giden yolculara,
Gidip döndüğü yolculuklara.
...
Ve son baharında,
Sonsuza dek saklı kalmış
gencecik yürekli ,
görmüş geçirmiş ,
zamandan yaş alıp yaşlanmamış ulu çınarın körpe yüreğinin yalnızlığında.