Koyu Koridorlar
fokur fokur kaynayan kalabalık şehirde
serin insan üflemeleri, rüzgara karışmış durumda
insanlar kadar yollar, dükkanlar, köprüler de
bıkmış bu belirsiz uzayıp giden zamandan
köprü korkuluklarında takılı kalmış
üç saatlik uykulu ihtiyar bakışlar
otobüs beklemenin verdiği
o tarifsiz nötr durum
huysuz bir babanın kızına söylendiği gibi
homurdanan otomatik pedallı otomobiller
keşif duygusunun bilinmez tadı
ağzımı sulandırıyor tam da şu anda
ispanya'da doğmak vardı
-siz söyleyin- kaç yıl önce
yasadışı çocuk gülüşlerini alıp saklamışlar da
gökten çuvalla ihtiyar dökmüşler gibi, eski şehir
bir an için insanların bakışı oldum, sıyrılıp mantığımdan
kiminin gözünü kısıp, dalıp göklere düşündüğü gibi, sözgelimi
ahşap köy kapılarından daha yetkin değilim
açana çan çalarım, kolay kapanmak huyum değil
kışın saat sekizinde bir ihtiyar gençlik parkında suya düşmüş
gelip geçenlerin görmezden geldiği kadar vurdumduymazım
ucu -siz söyleyin- nereye açılan koyu karanlık koridorlar
yaşlı kadın üst katların şehvetinden bahsediyor, hayır diyorum
kulağa eziyet cümleler sarf eden geveze mahluk
kırdığı kadar onardığı hiçbir şey yok, ezdiği kadar doğurduğu da
mezun bir genç gibi mevcut normaller omuzlarımdan bastırıyor
gitmeyi ya da durmayı,karşı koymayı da koymamayı da sormayın
sorarsanız önümüzdeki serili yelkovanlarca susarım
sormaz da dinlerseniz kulak kulak, ses ses anlarsınız -neyi?-
normale karşı kürek çekip, disiplin mi?
hazzın akıntısında savrulup, özgürlük mü?
ağ mı, ol mu?
in mi, insizlik mi?
-siz söyleyin-