Koza Yırtılır Kelebek Hasıl Olur
Adımların izinde sabahlar gülüşler
Havalanır uğur böcekleri
Bir ritüelde sağdıçtır elleri
Yakın kıyılarda savrulur yürekleri
...
Sahil dalgalarla avunur
Açar koynunu deniz kızları derinlikte kaybolur
Şiirin deryasında yıkanır yakamozlar öylece
Ve sen gelirsin şovenist edalı bir iştahla
Bir çizik daha atarsın umuda yürüyen adımın üzerine
Kapanır sanırısn tüm yara
Bilmezsin içerde ağlayan sağanak dolu tufanı
Artık zamanları eklersin ucu ucuna
Lakin varamazsın senden kopmuş olana
İşte!
O izlerin sabahında gölgeler aralanır sessizce
Işıklar yükselir göğe, aralanır bulutlar
Ve bir günün ışığından damlar lacivert yakamozlu dalgalar
Bir nöbetle sarsılır sular
Şiddetli maviliklere boğulur denizin gözleri
Bulut dolusu yankıyla sarsılır kanatlar
Bir kuytuda dona kalır siyaha çalan eller
Ürker denizin tuzlu suları
Derin turkuazlarda hapsolan sırlar dökülür
Deryanın dilinden
Ve bir martı havalanır denizin yüzünden
Ateş böcekleri eşlik eder ona
Tüm dalgaların koynunda gülümser ay
Pırıltılı gülüşlerin sesi yankılanır evrende
Bir kopuş bir yankıdır semada kanatlar
Çifte gülüşlerden yükselir umutlar göğe
Bulutlar kucak açar kimsesiz yalnızlıklara
Ağlayan melodiler kırılır oracıkta
Düşer düşlerin gölgesi kırıldığı yerden
Bir gafletin düğümü çözülür aniden
Ve
Bir nefes soluk soluğa
Koşar ayazda kaygısızdır gidişi geleceğe
Oynaşır ay ışığı yüzünde
Tebessümler savrulur ayak izlerinde
Yürür geleceğe
Yalnığı sırtlar omuzlarına
Dökülür bukleler geceye
Altın rengi gölgeler eşliğinde
Koza yırtılır kelebek hasıl olur
Rengarenk kanatlarla
Düş perileri uçuşur
...
Kaotik zamanın ötesine taşar masal
Ayak izlerinde pırıltılar
Sabah ve maskeli yüzler karışır güne
Geride kalan döngüde...