Kristal Ömrüm Ey
genç kızların tozpembe rüyâlarına
balıklama dalışlarınla tanınıyorsun
koskoca bir hüzün çıngırağı asılı boynunda
uzun-uzadıya konuşuyorsun yağmur damlalarıyla
avuç avuç gözyaşının gelgitinde duruyorsun
ölüm çölünde ve zulüm çölünde
selâmlaşıyorsun bedevîlerle
acının yüzölçümünü hesaplamakla
hasretin hacmini hesaplamakla
tükenip gidiyorsun kristal ömrüm
kristal ömrüm, ey
yunus emre soyundan sevmeye ve sevilmeye
gerçî yemin etmiştin
bir değil
bin değil
sonsuz kere
görünen o ki, bu gidişle
ala-şafağın koynunda uyuyakaldığın bir günde
seni kurşuna dizecekler, haberin olsun
kevgire döndürecekler bedenini
her ne kadar düşlesen de
sevgi fidanını büyütmeyi