Kronolojik Sancılar
-I-
detone bir sesin hıçkırığında çağıldıyordu ayrılık
vakit bizi ?biz? geçiyordu
bun/öncesi bun/sonrası
anımsamıyorum günlerden neydi
her yaprak müntehir bir lahitti söz yaşlarıma
ve şehlaydı yazgımın gözleri
ne zaman bir şiirin dizlerine koysam başımı
annem ölüyordu sonra
kekre soluyordu babam
gri bir toz bulutundan artakalmışlığımıza
ölüyordu ellerimde pejmürde bez bebekler
ağzı kusmuk kokan bir katil emiyordu dudaklarımı
anımsamıyorum günlerden neydi
ben/öncesi sen/sonrası
ne fark ederdi
-II-
alabora olmuş bir geminin lombozunda buğulanıyordu ayrılık
vakit bizi ?(g)iz? geçiyordu
dün/öncesi gün/sonrası
hatırlamıyorum hangi mevsimdi
konur bir denizin haki göğünden kopan yaprak
toz nefi baktığım her çerçeve
mai bir salgın hastalık
laciverte çalan beklenmedik ölüm
sahi gözlerin ne renkti
(g)izler ifşa ediyordu lamekan mabedimizi
servi gölgesinde soyunuyordu acılarım
bulutlar öperken çocukluğumun gözlerini
yıldızlar emziriyordu münzevi sızılarımı
hatırlamıyorum hangi mevsimdi
(c)an öncesi (k)an sonrası
kim bilebilirdi
-III-
bir deprem sonrasının kanlı enkazında gülümsüyordu ayrılık
vakit bizi ?hep? geçiyordu
dem/öncesi dem/sonrası
bilmiyorum kaç hazan geçti
toprak aromalı tenler üzerinden
varsındı
geçsindi
silinsindi aşıklar kronolojisinden iki maktul beden
söyle
tanıklık eder miydi tarihe ölümsüz seviler;
kavuşsaydı baki aşka ölümlü sevgililer
oysa tenlerde kırılıyordu sayhalardan sızan bir utanç
gurbet yüzlü bir çocuk silueti tinlerde dirilirken...
bilmiyorum kaç bahar geçti erik ağaçlarının terkisinden
sem/öncesi sem/sonrası
sen radha ve krishna'ya
bindi'den halhal'a uzanan adanmış bir şiirdin bende
kim anlayabilirdi
-IV-
şarktan kopan bir zılgıt mahremiyetinde kutsanıyordu ayrılık
vakit bizi ?güz? geçiyordu
har/öncesi kar/sonrası
söyle izdüşümden başka neydi
garba yollanmış şimendiferlerin coğrafyamdaki soluk esareti
salıncak zincirine tutunmuş bir masumiyet
savaş meydanında matara ılgınlığı
her nefer irin kokan elleriyle dağladı gözkapaklarımı
hamuşandım ben
gözlerimde kabir, gözbebeklerimde murt yoldaşlığı
bağrımda kundağa belenmiş akça bebekler
izdüşümden başka neydi
nazarımın menzilindeki cenaze resmi geçidi
har/öncesi kar/sonrası
kim görebilirdi
-V-
çukurova'da beyaz gelinciğin safiyaneliğinde
gökova'da mercan avaneliğinde
ve şehirlerarası bir otogarın izbe amiyaneliğinde
yosma edasıyla salınıyordu ayrılık
vakit seni ?ben? geçiyordu
bana ?hiç? vardı
durdu zaman
kim geri alabilirdi
a n k a r a / i k i b i n d o k u z
Vakit bizi biz geçiyordu.
Vakit seni ben geçiyordu.
Vakit bizi güz geçiyordu.
Vakit bana hiç vardı.
Vakit bizi g(iz9 geçiyordu.
Vakit bizi hep geçiyordu.
Şiirde çok değerli bulduğum bu mısralar bana hayatı anlattı sanki.
İçinde ben olan hayat ve bazen de biz, giz, hep, güz olan hayatı.
Tebrikler sevgili dost.
Lengâne;Topallıyarak emeğin değerdi şiir anlatımıyla halka ulaşabilendır sınır tanımadan imgeler le anlatım kalbi yorar kalemin daim olsun!!!!!,
Merhabalar,,,Ayşe Hanım....... Şiiriniz çok güzel,,,,,,Nostalji bir şiir,,,kutluyorum....... Sizin güzel,,,,yüreğinize,,,,,,,gönlünüze,,,,,,sağlık..... Ankaramızdan,,,,, Sevgiler......
ânımı durdunuz..günümün şiiri oldu şiiriniz..
ve ben "ne zaman bir şiirin diz(e)lerine koysam başımı" hep eksiliyordum anlamından..
tebriklerim çok şair..
Tebrikler Ayşe hanım güzeldi,paylaşım için teşekkürler.