Kuantum Ağıdı

Elveda,
masalın sonu geldi değil,
masalın kendisi
bir yanılsamaymış meğer...
Bir kuantum dalgası gibi
ölçüldüğümüz anda
iki ayrı evrende
birden yok olduk…
Biri senin gözlerinde donan,
diğeri benim
boğazıma düğümlenen...
Higgs bozonları gibiyiz evet,
kütlesiz aşkın
son tanıklarıyız…
Büyük patlamadan arta kalan
ne ilk ışığız,
ne son karanlık…
Sadece
bir solukta dağılan
ışıktan birer
"keşke"yiz...
Bu şiiri okuduğunu sanıyorsan,
yanılıyorsun:
Beyaz üzerine siyah değil,
gözyaşıyla ıslanmış
bir ayna bu...
Belki de sadece
o aynada kaybolmuş
bir yansımadan ibaretsin...
Bu diyarda konuşacak kimse yok
çünkü dilimiz
artık aynı frekansta titremiyor…
Beyaz üstüne beyaz yazıyorum,
ama sen
-25 derecelik yalnızlığımda
usul usul
bir kar tanesi gibi
eriyorsun...
Şimdi beni hayal kırıklığına uğrat,
bana var olduğunu kanıtla!
Çünkü ben,
sen arkanı dönsen bile
o aynanın buğusundayım...
Buradayım ama sen nerdesin?
artık birer "aşk şiiri" değiliz
biz
Schrödinger'in kayıp kedi-leriyiz
hem ölüyüz,
hem diri,
hem de
asla buluşamayacağız…
Ve evet,
"hoşçakal" demek için
çok geç
çünkü biz
zaten
o ilk "merhaba"yı
hicranın kuantum alanında
kaybettik...