Küçük Bey'e Mektuplar - 2
..
''Bir zamanlar küçüktüm...
Küçük şeylerle mutlu olmayı becerirdim...
Seksek oynarken galip gelmeyi...
Yahut bir uçurtma uçurmayı...
Sokağımıza gelen süt arabasının arkasından koşmak bile beni mutlu ederdi...
Ve aradan yıllar geçti...
Sonra sen geldin...
Büyüdüm... ya da büyüdüğümü zannettim...
Duygularım beni yanıltıyor mu bilmiyorum ama...
Ben halâ küçük şeylerle mutlu olmayı becerebiliyorum...
Senin bana bir gülüşün... bir bakışın... içten bir selamın...
Dünyalar benim oluyor işte...ben dünyaların oluyorum...(!)
Ve her gece küçüklüğümdeki gibi,
Beni mutlu eden bu yaşanmışların heyecanıyla yatıp kalkıyorum...
Baktım ki canım sıkıldı.. uyku tutmuyor, kâğıttan uçaklar yapıyorum...
Üstüne sana yazdığım şiirleri yazıp havaya bırakıyorum...
Hani belki Mikail meleği rüzgârın yönünü değiştirir de,
Bu kâğıttan uçağın rotası senin pencereni bulur diye...
Adı üstünde... hayâl işte...!
Belki senin de gözüne uyku girmemiştir de...
Pencere kenarında kahveni yudumluyorsundur sükût içinde...(?)
Ve bir anda bir tıkırtı duyarsın pencerende...
Uçağımın kanatları perdenin kenarına takılmıştır gizlice...
Bu sese doğru yönelip minik uçağımı fark edince...
Dersin '' hangi haylaz çocuk kelimelerle oyun oynuyor gece gece bu saatte...?
Ardından Mikâil fısıldar kulağına sessizce;
Çocuksu ve bir o kadar da haylaz şair(e)nin aklı yine sen/de...yani ?'Küçük Bey'inde...!''
15.04.12 Pazar... 01.20 (Gece/ye h/ece h/ece Sen'i yazarken...)