Küçük Darbeler
küskün biten sabah
sırsız aynanın önünde küflü an
durgun sular gövdeleri dinlendiriyor
günbozuğu yıkıntıda
dağlanmış saatlerin acıya vurduğu saatlerde
yıldızlar titriyor
şehrin çatılarında ateş
gri duman..
düş çemberinde anılar
Şubatın yoksulluğundan uzak göçlere
dirilip kalkmak isterken
takvimden yaprak
yaşamın yüzünü kefenliyor
çocukların elleriyle
ayakların taşıdığı binlerce dul
ayışığında kaç saksı kırıyor
gözlerime cinayet sızıyor
örtün üstünü
yalnızlığımın
ruhum yağmurun bıraktığı gülücüklerle
asarken kendini
gözlerimde gemiler hırpalanıyor
ve dişimin gıcırtısında şarkılar
dans ediyor yere düşen sızlanmalarda
kızıl aşk
büsbütün yanıyor içim
dokunmak isterken
ellerimde kökleri
inceliyor
suskunluğun fısıldanışlarındaki kasırga
dilim tutuluyor
allak pullak beynimde
duygular zeytin dalları
zehir tadında uç
soluk alıp veriyor
kulaklarımda
varlığını duyuyorum hiçliğin
kış çiçekleri gibi
küçük darbelerle
menekşeler siliniyor
karanlık gün
karnından yarılan yıldırım
gizli ışınlarıyla fırtına
salınıyorum
tutunup özgürlüğün sarkacına
düşsem hayatın önüne
bir serçe gibi
topluyorum güneşi tutsaklığıma
sıcak mavisinde gökyüzünün
ısınıyorum
....
'karnından yarılan yıldırım' mübalağa tadına öyle bir varmış ki... Tebrikler Tülay hanım, saygımla...