Küflü Dillerin Alfabesi
bir duvara yansıyan alevin
titreyen gölgesinden yarattım seni
sen denize en yakın mesafede
denize en uzak ahlat ağacı
aşka en yakın aşka en uzak
aldanmaların kadınısın
dilim sana sevdayı anlatamaz
tarumar olmuş bir ömre bakarken
musalladan bir adım ötede
ölüye açılan dua elleri gibi huzursuz
korkunç ve titreyen dudaklarından çıkan
son bir veda ile kapattın perdeyi
artık huzurla uyuyabilirim
göğüs kafesinde hasta bir kuş gibi
zamanımız olmayabilir yahut çok kısa
anlamsız gelebilir yazdıklarım
bazen okumak da anlamak değildir hani
yaşamaktan öte bir şeyler olmalı
nefes almaktan ötede sarılmanın güzelliği
misal nasıl çıkar aklından insanın
pamuk şekerlerinin kokusu
oysa sen annenin ellerinden öperken
hafızana kazıdığın nane ruhuyla karıştırdın beni
baş ağrısına bezedin gönlünü hep uyumadan
uğraştın durdun kendinle geceler boyu
birinin sana öğretmesi lazımdı aşkın gramerini
unutma inkılap şartıdır her şeyden önce
küflü dillerin alfabesi silinir unut beni