Kül Yazgısı
Vazgeçtim
Masal olmaktan
Ve ince bir şiirin diline düşmekten
Kül yazgısı anılara nakışlanan düşlerde
Kaç kez öldüğümün yaşını saymıyorum
Kendime filizlenen yaşların doğumunda
Cehennem yüklü halatın ipinde boy atıyorum
Hilal uyuyor bağrında
Ben uyuyorum
Kırık bir tesbihin
Lal ucunda
Dile gelmeyen sürü enkazlar arşınlarken bedenimi
Karanlık bulutun sağ duyusuna
Ömrümü yaslıyorum
Ve yağmurları çalınan gökten
Hiçbir şey beklemiyorum
Çünkü kollarına uzanan çocuklar
Benim güneşim
Yar dokunuşlarım
Vazgeçtim
Kendi dağımı kazımaktan
Ve sığıntı resimlere göz olmaktan
Sırrımı eşeleyen rüzgarlar
Yüzümdeki benleri ayıklarken
Aynasız yönlere yüzsüzlüğü gölgeledim
Işık vermeyin gürültü kıvılcımlardan
Karanlığa büyüdüm küçük tohumlardan
Anne eli değmeyen baharlardan
Bu yüzden hala çocuğum
Hala emekleyen bir hayat
Tenimi tazeleyen su
Çatlayan kabuklarımda
İyileşmez bir deniz
Örtün üstünü derin yaralarımın
Sızlıyorum
Kundak-kefen arası mecburi bir yolculuk hepimizin yaşadığı.Ve maalesef hüzünler, acılar, yokluklar daha ağır basıyor.Bu hengame arasında güzel şeyler de yok değil tabi.Sızılı şiir, şair sızılı... Tebrikler, selamlar.