Kum Saati
ıssız bir kalabalık sildim gözlerinden
küçülterek fakat tüketmeden
yanaşmak istedim omuzlarına
yabancı bir el gibi kovulmadan
sen merak ederdin hep sevmeyi
ararken aşkın anlamını bilebilirmiydin?
nerden bileceksin ki sen
sen hiç üçüncüyü oynamadın
kimse sana dur! demedi ki
hayatta hiç kimse
seni incitmemek üzre seni incitmedi ki
ve kimse bu kadar yormadı seni
onun için bu vurdumduymazlığın
hiç aklına getirmedin ki sen...
...
yanılıyorum elbette sevileceksin...
II
hergün yüzüne bakıyorken bile özlüyorsan sevdiğini,
ölçebilirmisin saniyeleri; bırakıp salabilirmisin
avuçlarından kırıldıklarına tanık olmak için
bir sessiz gürültüyle patlayan budala umutlarını?
hapsetmek, kucaklamak için duygularını
sere serpe içinde yeşermiş boşluğa daha kaç karanlık yedirebilirsin?
daha kaç ömür kadar düşebilirsin omuzlarından,
pişmanlık da değilse artık bu senin yaşadığın
inkar edebilmek için göz yaşlarınla daha kaç okyanusu boğabilirsin?
III
susuyorsun,
ben buradayım,
görüyorum,
duyuyorum...