Kumdan Kale
Gün Bakır tonların işgalinde
Omuzları düşüren bu yorgunlukla
İzlemekteyim çakır keyif manzarayı
Kendine vakti olanların ödülü burası
Denizi ıslak dudağında öpme şansı
Ve kumdan kale yapabilmek de cabası
…
Düşünce akışına kapılmadığın
Özçekime durmadığın
Bekleyen telaşları bir kenara bıraktığın
Saçlarında serin eli meltemin
Buraya daha sık gelmeliyim
Diye düşlere daldığın
Sakin kıyıdasın
Oysa kadim tınısı hep buradaydı denizin
Hayatın germe- gevşetme akordunda
Kendim olamaya izin verilmeyen yığınların arasında
Bir sel damlasıydım hangi denizin akarıydım bilemediğim
Siyaset inanç ilkeler para aile arkadaş
Etrafımı sarmış ütopyaların ortasına sıkışmış
Varoluş anının yorgunluk deliliydi
Göz ucumdaki çizgiler
Unutulmuş nice çileyi sırtlayıp
Dökmeye geldiğim deniz oradaydı
Ama ben kendimi toplamakla meşgul
…
Huzur dalga sesiyle karşılarken beni
Gözlerimden içeri sızan doğru ışığın karnavalı
Birkaç nefeslikti
Yorgunluğumu almaya yetmezdi belli ki
Başka seslere kulak kesilirken
Kendimi duyamadığımdan
İyot kokan bu havanın
Burun yakan kokusu
Bütün dış seslere kapatır içimi
Yaşam telaşının iç sesimde susturduğu
Melodiyi yeniden duymaya gelmiştim
Kumdan kaleler yapacak yaşta değildim belki
Kumdan hayallerimdi zamana yenik
Biraz silisyum biraz deniz kabuğu tozu
Biraz da benliğim
Dağılmak için en uygun yerdi burası
Zira elzemleri ayırmak için
Dağılmak ve dağıtmak gerekliydi
06eylül20
KEFKEN