Kün Fe Yekün
acizliğimin mührü gibi boşalıyor şakaklarımdan bir kan grubu,
alnımda dayalı bir tabanca,
tıpkı bir erkek gibi sert, hazır bekliyor.
ve pencere aralığından bir kız çocuğu; "dur" diyor,
o gece beynime bir silah sıkmak yerine, canımı sıkıp uyuyorum...
herkes inanır, herkes güvenir, herkes sever
çünkü yanılmak için, pişmanlık için, küfretmek için,
önce bir iyi niyetin suistimali gerekir...
herkes aynı olabilir, herkes farklı olabilir, hiçbiri umrumda değil,
ben herkesim...
herkesin acısı, herkesin pişmanlığı, herkesin uğradığı ihanet...
bu içsellikle gözümü açtığım gibi dünyaya,
bir kız çocuğunu sever, bir kadına inanır, bir dosta güvenir
ve hepsinden bir tekme yerim göğüs kafesime...
toplasan bunlar da acı eder.
bunlar da bir mermiyi şarjöre götürür.
ve silahı alnımın çatına dayar.
ölüm bıyık altından gülümsüyor yine
ve kapının eşiğinde bir kız çocuğu, ağlayarak "dayan" diyor.
ayağa kalkmam için uzanan falanca saç senin renginde,
dayan diye ağlayan gözler sana ait,
tenime uzanan titrek eller, seninkiler,
seviyorum diyen şehvetli dudaklar senin!
ve yatağımın başında bir kadın, "uyan" diyor...
ve ben tüm ihanetlerini bir şarkıda toplayarak, sana ithaf ediyorum...
kalbim avuçlarım içinde, beynimle beraber sokağa fırlatılmayı bekliyor.
bu da çözüm.
bu da sensizliğin başlangıcı.
bu da benim sonum.
bu yüzyılda aşk kelimesi hiç gerçekçi değilken,
masallara hep inandım.
kırıldım, eksildim, bölündüm, düştüm, kalkamadım.
şimdi,
"ölüm olasılığımı düşünerek, kalbimi delil olarak bırakıyorum size.
ama önce lütfen, parçaları birleştirin..."