Kurdeleli Savunca
Aşka;
yaşaması
yere yakın süzülen bir kuş gibiydi
insafa gelmezse
yahut güneş bir anlığına kamaştırmazsa gözlerini avcının
yitip gidecekti
beyaz kanatların henüz tanışamadığı
ama
göğsüne uzun zamandır çarpan
ufuk ötesi sessiz çağrı
sonra türlü hikâyeler dillenecek
ve asıl adları bilinmeyenlere yakılan ağıtlar
kına gecelerinde gelin ağlatacaktı
Tarihe;
istirhamımdır
kendimce notlar düştüğüm sayfalarında
hakkım olan politik düzeltmeler için
zaman penceresinin aralanmasını istiyorum
ister uyurken isterse kalabalığın tam ortasında
nihayetinde hâlâ sayfalarında yer alan
bütün uğraşlarım
hiç anlam veremediğim sebeplerle
sürgüne gönderildi
ve bana unutturdular bir çift göze
Nazımca bakmayı
Yaşama;
şimdilerde kıymeti gün yüzüne çıksa da
edebiyat öğretmeninin
otuzbeş yaş şiirini okuduktan sonra
bastıra bastıra verdiği mesaj
kulakların en acemi zamanlarıydı
affet
kendimi kendimce yaşatamadım sana
ve artık belkili umutlar için çabalayacak kadar
güçlü değil ellerim
ki ellerim kaleme dokunmaya bile korkar haldeler
bundan sonrası bir okuma sadece
dört yanı devrik cümleli bir kitabı
Geceye;
hani neredeler
sessizliğinden dem vurduğumuz saatlerin
kulaklarımda hiç doğmamış olanların
türlü yankıları var yine
eskiden olsa çıkar
Can Baba yapardım bir sokak lambasını
hıncımı alırdım ya senden
ama
artık her mevsim bir üşüme sarıyor
ikindi sonları
gücenme
bir Haziran akşamı
kadehleri sana kaldıracağız
duymak istediklerini fısıldayacağım son bir kez
Ay utancından bulutlar ardına gizlenecek
şimdilik eyvallah
Şiire;
sende
bir dizeye tüketilmiş koskoca ömürler var
daha mı güzel olurdu bilmiyorum ama
düşünmeden edemiyorum
farklı olamaz mıydı her şey
mesela
bir parkta ulu bir ceviz ağacı olmaktansa
gölgesinde sonlanacak
yüz metrelik devrim koşusunu el ele kazanmak
ya da
kuyuya düşmeden de Yusuf olabilmek
Züleyha'nın gözlerinde
ya da
ya da
ya da
Şaire;
hani yazdın ya yine bir ordan bir burdan
okunsa
başka bir çağ mı başlayacak sanıyorsun
yazgın
hatırı tüketilmiş kahve telvelerinden
hiç yaşanmamış anılar devşirmek
hani diyorum
çekilsen artık köşene
kuzineden çeksen içine
ırak memleketlerin çiçek kokularını
ve yaksan artık kalemini
Ona;
sahi yaşıyor musun hâlâ...