Kurşuni Bir Sevda
Ve uyanıyor derin uykuda olanlar Milena. Güneş bir ağ gibi sarıyor her yeri. Ve ben beklemekteyim. Bir reyhan gibi dökmekteyim içimi yalnızlığa. Sahi neydi sevdalanmak? Kaderin karamsar bir oyunu muydu... Yahut çocukluk muydu... Neydi Milena?
Bak... Yavaştan doluyor sokaklar Milena. İnsanın içini kemiren bir ses yokluyor beni. Her sokak başında kaçışan benler... Korkuyorum. Korkmak, geride kalmaktır biraz da. Kaçmaktır gerçeğinden. Bir hüzünlü akşamın sabahına inanmamaktır. Oysa sen bilirsin beni Milena... Ben bir kayıptım sadece. Gözlerinde kaybolan ak sakallı bir ihtiyar... Belki de saf bir çocuktum ben.
Zaman akıyor Milena. Avuçlarımda tarif edemediğim bir soğukluk var. Bir kanayan yara var yüreğimin dingin sularında... Ve sen bunca zamanın geçmesine rağmen uğramadın Milena. Yakındın... Ama uzakta gibiydin hâlâ... Sahi neydin ki sen? Etten kemikten bir insan mıydın... Kanatların yok muydu senin... Yahut sen yorgunluk muydun... Neydin sen?
Seni düşünmek, bir yaz akşamı gibiydi Milena. Önce bir yalnızlık sarıyor odamı. Sonra sayısını bilemediğim binlerce anı yağıyor gökyüzünden. Seni düşünmek, ağlamak gibiydi bir gece yarısı. Susuzluğunu gidermekti yüreğimin... Çelme takmaktı biraz da yorgunluğa. Ve ben seni düşünmenin çok ötesine geçtim Milena. Ben yaşamaktayım artık seni... Her sokak başında, her gün batımında , her yağmurda seni yaşamaktayım... Belki biraz kırgın...belki de biraz yorgun...
Ah!.. Hatırlar mısın o soğuk kış günlerini. Nasıl da sarılırdık... Sahi gönül ateşi bu... Hangi kasırga hangi soğukluk dayanır ki buna? Özledim ben dünleri Milena... Özlemek, yenik düşmektir biraz. Ezilmektir gururun bakışlarına. Özlemek... Özlemek, her sabah yine aşık olmaktır. Bütün o kırıklıkların örtüsüdür... Yaraların kabuk tutmasıdır biraz da.
Şimdilerde çok dalgınım ben Milena. Yolda görsen tanımazsın belki. Gelip geçersin öylece yanımdan. Göz kapaklarımın orda bir uçurum var Milena. Düşmek acıdır oraya... Çaresizliktir. Yanaklarımdan akan gözyaşlarımın " Ah" ıdır oraya düşmek... Ve kirpiklerimin ucunda yaprak dökmekteydi ağaçlar... Kurşuni bir gökyüzüne bürünmüş gözlerim... Yağmur ha yağdı ha akacak yanaklarımda... Ve ben. Ve ben aciz bir aşık. Ellerim cebimde ağır ağır dolaşmaktayım bu şehri...
Her yer karanlık Milena. Yabancısıydım ben bu karanlığın. Acının bütün koşullarına rağmen yabancıydım bu karanlığa. Kaldırımlarda çilekeş bir adam. Her köşebaşında kaçışan benler... Gökyüzü karanlık... Yakamozlar yansıyordu çok uzaklardan.
Geç oldu dönmem gerek Milena. Yine aynı yollardan yine aynı yalnızlıkla... Seni yaşamının verdiği o mutlulukla dönmem gerek geriye... Bak nasıl da soğuktu her taraf... Sahi sen ne kuyulara düştün... Ne dönmekteydi sana yazdığım mektuplar... Milena... Bir Ah daha çekmekten korkuyorum ben. Bir iç çeksem yıkılıcaktı her yer... Enkazlar altında kalacaktık. Sahi biz zaten öyle değil miydik? Yüreğimin yıkıntıları arasında... Onlarca parçalanmışlık altında... Ve kırgınlıkların ışığında kaybolmuştuk seninle.
Haydi uyuyalım Milena... Işığı kapatma nolur. Seni izlemek istiyorum biraz. Gözlerinde yeniden kaybolmak... Islanmak istiyorum yanaklarında. Kapama ışığı Milena. Konuşmayalım... Bakışmak yeterdi seni anlamaya...
Not: 200. şiirim ilham kaynağıma ithafen...
Bunca yol bunca şiir boyunca yanımda olan edebiyatla ailesine de sonsuz teşekkürler...
Güne düşen değerli şiirini kutlarım Hasan bey
Siteye geldiğinizden bu yana çok yol aldınız edebiyat adına ve mensur şiir denemeniz de tamamlandı böylece 200. şiirle ,bizimle olduğunuz için biz de size çok teşekkür ederiz Hasan bey tebrikler ve sevgiler :)