Kurşunla
kurşunla nerde ne kadar keder varsa sonra otur yamacıma
anlat
beni konuşan her hikayeyi
göğsüne sığındım sığınaklardan başımı uzatıp
farz et ki kaçaktım insan dölünden peydahlanan günahtan
ıssız göçtüm köşe bucak
puşt bakışlarından
gün ortası ölümlere yattım
uyku koydular adını
oysa ırzına geçtim rüyaların
işaret parmağıma sardım ışığı ve rengi
şahadet ederim ki
vebalsiniz aşkın suratına çarpan ve suretinizi saklayan
şimdi şakaklarınıza çiziyorum alın yazınızı
kötürüm sokaklarda düşüyorsunuz diz kapaklarınızın üstüne
kirli efsaneleriniz dökülüyor güz misali kaldırımlara
susun
bekleyin
kadranın kulaklarını çeviriyor zaman
kırılmış oysa ar dediğiniz zemberek
arsız kadehler düşmüş önünüze
uyuşmanın telaşıdır attığınız piç kahkahalar ...
'' haramsınız helalleştiğiniz sofrada
haydi bir kadeh daha ''