Kürtaj
Denize kıyısı olmayan şakalar biriktiriyorum.
Bir çay bardağı dolusu ümidim,
Bir yürek dolusu öfkem,
Bir paket marlboram var.
Ümidim taze,
Öfkem katı..
Gamsızım.
Yanima gelmiyor çiçekçi teyzeler,
Dam-sızım..
Anneciğim, lütfen beni aldır!
Çiçekçi teyzeler para üstü vermiyor.
Kapısına kilit vurulmuş bir camiden,
Kepenkleri indirilmiş bir kitapçı dükkanından
Daha mı korkutucu?
Hayır!
Yine de beklenmedik ürpertiler bekliyor insan..
Hiç bir çiçeğin fiyatını bilmiyorum mesela.
Bir de sorguya çekiyor beni,
Ağzındaki polenleriyle yabanarıları..
Anneciğim, lütfen beni aldır!
Öpüşünce geçmeyecek, biliyorum
Kumbara alacak parası olmayan çocukların yarası.
Ama yine de sokaklarda,
Yine de yataklarda dökülecek,
Bütün çürümeye yüz tutmuş günahları fahişelerin.
Paslanmış çiviler gibi sökülecek,
Beynimize gelişigüzel sapladıkları tehlikeli fikirler
Yabanarılarının..
Bu acıya dayanamam.
Anneciğim lütfen beni aldır!
Seçim arabaları müslüm gürses çalsa,
Bütün şehir emekliye ayrılsa,
Dünyadaki tüm fakirler ölse,
Yine de mutlu olamayacak insanlar var.
Bir siyasetçiler,
Bir de dişlerinin arasındaki cesetler gülümsüyor.
Ben düşünmek zorunda kalıyorum.
Yanlış limana yanaşmak doğruymuş gibi geliyor bana.
Limanda bekleyenin yoksa ne fark eder?
Anneciğim, lütfen beni aldır!
Aldır ki,
Yürürken ayağımın altındaki karıncaları öldürmek zorunda kalmayayım.
Aldır ki,
Birileri beni öldürmek zorunda kalmasın!
Aldır ki,
Kafamı karıştırmasın "büyük insanlık ideali" lakırtıları.
Anneciğim,lütfen beni aldır!
Bizler
Dünyanın kendi etrafımızda dönmesini arzu eden,
Bizler
Dünyanın etrafinda donmekten usanmis,
Bizler
"Her çıkmaz çocuğun çıkmaz olduğunu anlamak için sonuna kadar yürümek zorunda bırakılmış"
Birkaç talihsiz çocuğuz işte.
Anneciğim, lütfen bana aldırma!