Kurtlanmış Nefes
Kilometrelerce tırnak, aşınır izleri
gök silsilesinde.
Hâlâ adım atacak yer kalmış mıdır
zırhlı apartman dairelerinden yeşil ağaçlara,
penceresi sahte ışıklarla cerahatlar.
Bir akşam üstü yalnızlığıdır bu,
herkes yalnızdır hayatta bir parça.
Oysa her sevda bir başlangıçtır demişti
o büyük ustalar, belki bilmedikleri şeydi
sevda treninin son seferi,
son kez,
son bakışla,
yürüdü bu yolları omuzlarında onların,
koca bir yok oluş hadisleri.
Her bir günümün
yirmi üç saatini acıyla yoğrulmuş,
( olmasa da meyilli tarafımla)
ki her kalp yoğrulmuştur bir miktar acıyla,
ağlamanın imkansızlığını çağırıyorum.
Kalıp son bir nefes yılgınlığına tutuyorum,
durmadan, soluklanmadan.
Birden hatırlıyorum,
nefesin sıcaktı.
Bir yangın yeri değil
fakat bu sıcaklık;
bir cennet serinliği.
Her temas iz bırakır, bir nefes dahi olsa.
-
Günde bin defa kendi kendine,
"bak geçiyor her şey, aynı değil
mevsimler dahi tekrarlanmalarıyla ,
kelimeler yetmiyor artık,
bak bir çiçek daha,
bak bir mezarsız ölüm,
bir kayboluş sisli yollar.."
sonu yok!
Demirin pas tutmuş yalnızlığı gibi
beklemek ölümü, yüzmek boyu kendinden
büyük dalgalarla.
sonu yok!
Biliyorum, kimse taşımayacak beni,
durup soluklanmak şimdi, o sıcaklık,
sonu yok.
Uzanıyorum şimdi bir pencerenin
buğulu camlarından nefesine.
Ben bu nefeste seni anlatıyorum
tüm yaşarken ölen hatıralara.
Kanser yarası parmak uçlarımda
kilometrelerce tırnak, aşınır izleri
gök silsilesinde
ve çalar Fizuli kantatası iliklerimde.
https://www.youtube.com/watch?v=BEDgsHe0Evs