Kuş Tedirginliğinde Sevda
Sevdasız dilberin zamansız sevdasına k/andıkça
dört kuşak yürek parçaladı gönül yaralarım
öğrendiğim tek şey insan gölgesi gün batımında uzunluğunu
ölünce de bedenin artan ağırlığını hiç düşmemiştim
şimdi nerdeyim bilmiyorum
yanındamıyım yoksa dardamıyım
bende bilmiyorum
o kadar yorgunum ki
akşamın karanlığı ellerim duası olsa
yüreğin fidanlarını görmedim ki
göz ışınların değse gözüme belkide n/azarım
kim bilir belki de..
rojdasında büyüleyen ruhumun yokluğuyla yanımdaydım
gölgen izlerini
ağlayan gözyaşıyla ıslatıyordu yürüdüğü adımlarını
gün düşüyordu odamın penceresine
sen gelmiyordun
havlu kapısına gelip dönüyorsun
sonra süliyetin gölgesi düşüyor odamın penceresine
haykırsam sesimle yetmezliğine kalıyorum
yolda son hızla geçen payton arabasına atlıyorum
ve uçuyorum kanadı kırık kuşlar gibi
inişe geçen tekerleğin yuvarlanışı gibi
gittiği yere kadar arkadan baka kaldım
baharı bekleyen kumrular gibi
karlar yağıyor kırmızı gül üstüne baharımla kışa düşüyorum
bahçemdeki arta kalan başak tanelerine konuyorum
yemeye kalmadan bir kıpırtıyla çadırın tepesine uçuyorum
kimsesiz kuşlar gibi etrafıma bakınıyorum
şaşkın tetirgin yüreğimle
havalanıyorum düşlerimle başbaşa
kuş tetirginliğiyle
bir sevda kuşu gibi uçtum baharımda
bir garip kuş çadırımın doruğunda
uçtun düşleriyle maviliklere....
11*08*12*Karataş*