Kuş Uykusu
Limon'a...
Kuşumun ölüm öncesi
avuçtaki son görüntüsü;
yüreğimde köz parçası,
tüylerim kırık,
gagam yara bere içinde...
Ne zamandır unuttuğum her acı
genzimi yakan bir nakarat rotasında
kuş uçumu ağıda dönüyor
en çocuksu sesimle!
Anlattığım kuşa bu ölüm nasıl sığar!
Bir unutuluşa sığmayan varlığı
sonsuz bedeniyle avuçlarımda;
konuşamamanın sessiz öfkesi,
üzüncün ışık hızına vurması,
içimdeki barışın yok oluşu,
yüklenip gitti gökyüzümden...
Boğucu bir kaos avluda;
ayaklarımın altında doğranmış kırıntılar,
baharı o müjdelerdi oysa
birgün düşeceğini bile bile
yapayalnız gidiyor şimdi cennetine...
Ölüm avuçlarımdan bile büyük değilken
kuşumun cıvıltısı
gövdemin her yerinde tufan!
Göğüs kafesimi kırarcasına tuttuğum kuş
kucağımda çoğalıp duran ölüm jesti
yem unutkanlığıydı korktuğum kelime
şimdi avuçlarımda
çöl özleminde buz bir kütle!
Bir ağaç,
en yeşil yerinden başlasın
yaprak dökmeye!
Bir kedi,
en aç haliyle başlasın
yas tutmaya!
Bir hayat,
en cıvıltılı sesiyle başlasın
muzipçe gülmeye!
Bir ölüm,
en itaatkâr duruşuyla
başlasın kendinden utanmaya!
Aşkla sevdim seni
hangi avucumdaysan, öbürü uçurum
bir çalıya döndü gövdem!
Sevgi ve bağlılığın yansıması oluyor acı da. Limon, yattığı yer incitmesin diyelim. Kaleminize sağlık.