Kuşun Ömrü
Öldü uçmakleyin
Göğe bıraktığım gövercin
Öldü adını koyamadığım her şey
Oysa her şey bir imtihandı
Yoruldu yormaktan bıktığım çehrem
Sonra son sözü koydu,
Nokta, sözü koyan değildi
Sözün konulmasına
Yalnızca bir tenasüldü
Öldü giderken ardımda bıraktığım heveslerim
Son çektirdiğim fotoğrafta kaldı gülüşlerim
Oysa gençtim,
Evvel zaman, gürzü ile
Dağları delen de ben değil miydim?
Ardımdan çağlamadı mı coşkun ırmaklar?
Suya zehir salan mahlûkatlara inat
Ardımdan ağladı yeşerttiğim baharlar.
Sokaklar ah sokaklar
Düşlerde yaşadım ancak seni
Körlere sattım en mahzun hikâyelerini
Öldü boğulmak vakti geldiğinde
Boğulmayan sevmelerim
Öldü yüreğimin dur durak bilmeyen hıncı:
Kim kime dedinin
Kim kimden üstünün
Ve hatta ben seni yerle ederim yeksanının
Bilmem yüz ya da doksanının
Hala temâşa olurken arşın üstünde
Ocağı tütenin, tütmeyene kürdan tutması tezatlığının
Bir kurda yüz koyun mezatlığının
Ahlakın abur cubur olduğu resimlerde
Namussuzluğun parayla satıldığı boy boy afişlerde
Zurnaya kafa tutup,
Namlunun adı göründü mü kaçanın dünyasındayız ahali!
Ahali dediysem belki beni hala duyanınız vardır
Öldü ölünen dünyada
Kazık çakanların güruhu
Ölüm olmasa gitmezdi
O hali hazırda sevdiklerinizin ruhu.
Duyun beni ey körler sağırlar:
Bilirim beni ancak siz anlarsınız
Duyun, yaşamanın da vardı elbet bir kaypak tadı,
Bir bahar özlemi deyin siz buna,
Hasretim deyin.
Neşrettim ahdi vefayı yıllar yılı
Yılı yıllar kovaladı
Yıllar yediler olanı
Olan getirmedi geriye giden yılları
Geriye giderken zaten oldu olan
Vesaire... Vesaire...
Ve çıkardılar yoldan en güruh ırmakları:
Öldü sesimi çağıldayan sayfalar
Hepsi bir karanlığa gömüldü
Bir mumun alevinin ardından
O bahaneyle ben de attım ateşe
Yamuk ve sıradan
Ne varsa sırtımda yük
Ve nadan, yaltanmadan
Koydular teraziye sandılar küçük
Küçük gözün baktığıydı oysa
Asıl büyük olan aklın gördükleriydi
Bırakın meczup desinler
Bırakın üstüme basıp geçsinler
Benim yamuk aklımla bildiğim doğruları
Onlar doğru akıllarıyla yamuk görürler
Ve öldü ve öldürdü
?hasta düşmeden'
Zihni zorlayan tümcelerini
Ne varsa geriye kalan
Yetinmek düştü bize
Göğün en parlı yerinde parlayarak
Yalazlanmadan, molozlaşmadan
Yıldızlar ağarken göğden
Her şeyden önce azad ederek
Bıraktığım gövercinden
Ardından tırmanarak
Ve tırmalayarak gelen
Son sözü söyleyen ancak;
Noktasız virgülsüz yani imlasız
Yani ölüm müydü tenasül?
Hadi hayıflanın ardımdan:
Yaşadı gitti deyin kimyasız.