Kutsal Cinayet
Kutsal cinayetler şehrinde başlıyorum ölümlere,
Kimsenin bilmediği az kullanılmış gökyüzünün üstünde,
Dünya’ya bakıyorum kapkaranlık,
Yüreğimden ödünç bir parça, sanki dünya.
O olabilmek kolay, adını koyamadığın o,
Tanışmak kolay her şehrin bir başka örtüsü.
Gizlenmeden teninin o güneş yanığı haline,
Güneşi görmek kolay anlayabilmek mesele.
Her sigara dumanında çekiyorken içine zehiri,
Anlayabilmek kolay nefessiz kalmanın kesitini.
Yazmakta kolay evet her şeyi yazabilmek.
Yahut çizmek parmaksız bir ressamın tablosuna.
Biliyorum kutsal cinayetler başlıyor,
Dil bilgisine takılmadan, seni yazamaz hiçbir insan.
Villon'un yalnızlığını taşıyamaz o zencinin gölgesine takılmadan.
Bazen ödünç mısralar arıyorum seni kalemimde katlederken..
En büyük cinayetleri ardı sıra biriktiriyor insan,
Maktulünü bulamadığı cinayetleri hiç yere gömüyor hiç utanmadan.
Yüksünmeden yaşıyoruz ardımıza bakarken yok saydığımızı sevdalara,
Yeri geliyor kadehten boşalan bir rom damlası kadar yalnızlaşıyoruz.
Ve düşüyor başlamaya doğarken maskelerimiz,
Her sokak köşesinde bir ayrılığın hediyesi iki damla gözyaşında.
Onlar anlayamıyorlar,
Anlamak kazanmanın da, kaybetmenin de yarısı.
Kutsallaştırdığımız cinayetler maktulleri gömerken,
Yerini alıyor göğüs kafesimizde.
Gitmeler yakışıyor onursuz olmak yerine.
Ve kalmak istesek de kalamıyoruz artık kendimizle.
Bu sokaktan başlayıp bir ara caddeden çıkıyoruz,
Adres yetersiz, kimliğimizi doğrulamıyor hiçbir polis.
Sahipsiz bir eşya etiketi yapıştırılıyor adımızın yanına,
Ve anlaşılıyor ki en kutsal cinayet kendimiz..
Her zaman ölümler için bir silah gerekmez,
Bazen bir kalem de yetiyor katletmeye herşeyi.
Bir beyaz kâğıdın olabilmesi hiç zor değil bir kefen bezi.
Başladığımız yerden, kaldıklarımızla devam,
Yalnızlık yirmi üçüncü mevsiminde bu akşam..
2011/Kars
2019/Bursa
Kutlarım güzel kalem var ol