Kuyu Sokağı

Gidenlerin ardından çocukluğumun kahramanlarına sevgiyle

Kıvırcık amcam, belinde olmazsa olmaz silahı

Başında fötr şapkası

Yakışıklı/ afili/ kabadayı/ külhanbeyi

Korkuyla karışık ve ama en çok sevdiğimiz…

Mehmet Ali amcam, yumrukları omuzlarında asılı iki balyoz gibi gezen

Kavgalara sevdalı ve aklı başında çılgın bir deli

Babam, sol yumruğuyla ters köşe yapıp kavgalarda adam deviren

Aşkta hercai ve sırlarını hiç bir dile dökmeyen güzel bir adam

Aşkları, sırları ve silah sesleriyle uğurlanıp öte yana kendince göçen…

Abdullah amcam, terzilikte usta/ sakin ve en kibarı kardeşlerin

Küfürsüz konuşmalarına hep şaşkın kaldığımız…

Halam, elimize ekmek arası ne varsa tıkıştıran bir güzel kadın

Babaannem, koca bir çınar gibi gölgesinde koşturup durduğumuz

Kuyu sokağında doğan çocukların tıbbiyesiz ebesi

-çocukların ebesine küfürler edildiğinde ucu bize dokunan-

Torunların biricik sevgilisi

Aziz ve bilge kadın/ ailemizin ulu reisi…

Amcaoğlu Turgut abim, taksiciler kralı/ taksilere sevdalı bir acayip adam

Yüreği insan/ kendinden başka herkesin yardıma koşup duran

Ve en kötü anında bile hiç şikâyet etmeden avuçlarımızdan kayıp giden

Bekir, kavgalara birlikte daldığım en güzel arkadaşım/ yoldaşım

Düğün günü öldüğünde

Gülüşü yüreğime sisli bir yolda giden bir otobüs gibi çarpan

Ve paramparça bizi yaslara ve gözyaşlarına gömen

Boncuk abim, en derini/ en hırçını ve en mavisi gözlerin

Çabuk hiddetlenen

Ve sanki yaşamaya geç kalmış gibi/ acelesi varmış gibi

Ve öyle apansız ve öyle birden bire gökyüzüne bakar gibi/ susar gibi

Kalbini avuçlayıp aramızdan zamansızca çekip giden

Ve bahar dalından kopan yemyeşil bir yaprak gibi toprağa düşen...


Komşularla kardeş olma/ paylaşma / dayanışma

Ve kabadayılığın -o zaman ki raconu-zulme karşı direnme

Ve zalimlere karşı mazlumların yanında yer alma öğretisi

Ve ben -ve mahallenin bütün çocukları-

Mahalleler arası ve teke tek kavgaların uslanmaz öğrencisi

İlkokul sonrası tamirhanelerin -motor yağına bulanmış- en asi/ en bıçkın çırağı

Kuyu sokağının sesi, nefesi

Saçları güneşe, gözleri denizlere karışan en çocuk devrimcisi…


Ve yıllar sonra

Bizim sokağın çocukları; ellerinde silahları

Birbirlerini düşman belleyip

Ağızlarında bum bum silah sesleri

Vurup vurup birbirlerini

Yenip/ yenilip savaş meydanlarında

Ve yatıp yatıp siperlere sokak aralarında;

Binnaz teyzenin evinin köşesinde

Akile ablanın ve vuli Hüseyin’in kapısının hemen dibinde

Topumuz kaçtığında

Dedem Terzi Mehmet’in girmeye korktuğumuz bahçesinde

Gürül gürül akan sesi ve bakışlarının sertliğinde

Hanife karının ve saatçinin dalıp dalıp talan ettiğimiz meyve bahçelerinde

Gecenin bir yarısı sarhoş Halil amcanın yankılanan sesinde

Aga Dursun’un kurusıkı palavraları ve fır fır dönen gözlerinde

Ve o içli ve o güzel sesiyle Ferdi tayfur’dan

“Yıldızlar da kayar durmaz yerinde

Solar güzelliğin kalmaz yüzünde …” diye şarkılar söyleyen

Ve her gün ve her gün kaderine kahreden

Mahallemizin güzel oruspusu Yıldız ablanın gülümseyen gözlerinde

Kanayan yara/ çekilen çile/ ve imkânsız bir düş gibi/ dağ gibi

Kuyu başında yıkanan halıların, kilimlerin

Ve çamaşırların solgunlaşan renginde

Bir solukta kuyunun dibine dalıp dalıp çıkan bakraçların

Ve kovaların ıslak teninde

1 Mayıs günü tarihe not düşen ve devletin eline vermemek için beni

Gün boyu polislerle çatışan o güzelim kadınların öpülesi ellerinde

Su gibi sırılsıklam gülüşlerinde

Ve geceleri güneşli bir düş gibi ışıldayan gözlerinde;

Ölüp ölüp/ öldürüp öldürüp yerlere serdiler birbirlerini…

Şükürler olsun

Yemek vakti geldi de çağırdı anneleri

Çocuk ölüler birer birer canlanıp kalktılar yerden

Savaşın göz karartan açlığı ve büyük bir iştahla

El ele ve kardeş kardeşe

Ekmeğin arasına koşar gibi/ çocukluğum gibi

Güle oynaya koştular sofrasına güneşin…


“Vasiyetimdir…

Ölürsem, çocukluğumu yeni baştan yaşar gibi

Kuyu sokağında çelik çomak oynar gibi güle güle yol edin beni…”

Ağustos 2019

09 Ağustos 2019 235 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar