Kuzgun Mesaisi
Tek damla gözyaşı yetiyordu oysa maneviyatımı sıvazlamaya
Tek söz...
Tek dokunuş...
Bol sarımsaklı kokusundan sonra Kelle Paçanın
Islak bir öpüş...
.
.
.
Bu aralar
Sık sık
Tütsülenmiş et kokusu alıyor kuzgun burnum
Kimselerin giremediği alev topu ormanlara dalıyorum ardından
Her seferinde çırılçıplak
Acıyarak işiyorken
Can çekişen tüm mahlukatın ölümcül yanıklarına
Mahremime lanet Kızılca bir yılanın
Süzülüşünü izliyorum alevli çalılardan
Hayranlıkla
Ve
Bu aralar
AGİ si geç yatmış dilberlere vakumlatıyorum can suyumu
Cilası tek satırlık satış misyonerleri izliyorken sevişmelerimi
Sol avuç içlerine sığıştırıyorlar tüm hissiyatlarını gördüklerine bin pişman
Küllenmiş Kızılcık ormanlarından
Bol yakıcı ısırgan otları sipariş ediyorum
Tükenmiş ruhumu sürüklediğim güvenli mezarımda
Bekliyorken aç biilaç
Acemi bir kaptan
Gümbür gümbür
Daldırıveriyor koca şilebini
Boklu deresine Fenerbahçe'nin
Islak,
Boklu bir şilep
O an set çekiveriyor doymak bilmez açlığıma
Nefret çığlıklarımın üzerinde halaya duruyor
Leş karıncalarının milyonlarcası emprovize
Kokusu kekre balçıklar kayıyorken her bir hücreme çatal dilimden
Gün ışığına tutunuverip
Kim bilir kaçıncı kez iniyorum
Ruh zeminime kan ter içinde
Lefter'in kemikleri sızlıyor...
Ve
O muhteşem sol ayağı Alex'in
İlk kez ıskalıyor önünde duran Sarışın bir travestiyi!