Kuzinelerde Sönsün Ölüm Denen
gidiyoruz ha
otopsiye yatırıp hayali
ayraçlara kavuşturup kitabın son köşe başlarını
karanlık bir musallanın beneklenip rengini
sorup terlerimizi içerek mahşeri
sanki yağmurun sesini ilk kez duyar gibi
dudaktan alına
çok erken
vedalaşmak istemiyorum ben gecenin bu eşref saatini kırmak istiyorum
bölük pörçük
kulaklarım uyuşsun istemiyorum
tren uğultuları gibi
haramlaşmasın uykularım ölüm var gibi
ölüm yok ki sevgili
nabzı böyle atana
çarkın dişlerini ses kadar yapana
velev ki
çekildi ayraçlar kınından kılıç gibi
vuruldu mermer seslerine
gelsene böğrüme
delsene göğsümün iman tahtasının sol köşesini
sustursana yine
mihrapta kırlangıç sesine benzer gibi bir sesle
kardelenler biriktirsin yine
buzdan heykelin rüzgar tepesine
mevsimler çatlatsın aşk
bahar yağsın kıştan kainat sofasına
kuzinelerde sönsün ölüm denen ...