Labirent Gülümser
Yaşamak yoksa; için için yanmak mıdır?
Duman tütmek midir, ateşi görmeden?
Başına karalar bağlamak mı; hiç düşlemeden
Yani, is tutmak mı şu yüreğine?
Nasıl ağrı verir bilseler;
Dağı devirir taş bağlayan sinesi,
Güneşte kavlayan bedevî sanmak değil bu;
Yüreği dağlayan köle çığlığı gibi,
Prangada kıvranmaktır.
Belki Kaf Dağında bir kardelendir;
Dinlersen, sesini duyarsın,
Belki bir kelebeğin kanadına benzer;
Bakarsan inceden, labirent gülümser :)
Belki arkadaşındır; tren gârında beklediğin
Sıkmadıkça elini, sıcaklığını kim bilir?
Sen bilir misin; acı nasıl çekilir?
Okulda anlatıldığı gibi değildir,
Sol yanına öyle bir sancı dikilir,
Heyhat! Bakarsın pürtelâş; yerinde yeller eser;
Ne kolay çalınır bu şey, sökülür
Şart olsun ki anlarsın;
bir hırsızın işidir.
Böylesi bir yokluğun diyetini nasıl biçmişler?
Belki ölüp gitmeye bir fırsat.
Belki de kalıp, çılgına dönmeye.
Gözlerin ceylan olsa ne yazar?
Kör bakıyorsa sevginin rengine,
Dilin ne kıymeti kalmıştır;
Dönmüyorsa günah işleyecek kadar.
Acı çekmeyen adamın,
Yüreği ne işe yarar?
29.06.1999 - 2009
dipnot:
-------------------------------------------------
Yaşamayı tanımlayacak biri çıkar mı diye bekler mi zamanın hızlı çarkı?
Daha bir önceki acını yorumlarken, ikincisi kapıda beklemekte ve yaralı adamı son darbe ile devirmeye gelmektedir.
Acı tanımlamaktadır belki yaşadıklarımızı, sözlerle anlatmaya çabalar tüm ozanlar bunu, başardıkları belki birer kurtuluştur hepimiz için değil mi?
Saygılarımla.