Lal
Damıtılırken üzerime binlerce hayalet,
Hayali ''et'' olan erkekler geliyor gözümün önüne...
Adı aşk ile aynı olmayan hikayeler okuyorum,
Geri adım atmadıkları için kahrolan hayatlar...
Biz gülemeyiz deniz maşuğu...
Bil gülemeyiz Katre-i Kader!
Sen gülersin biraz, biraz aşık olur,
Sen seversin biraz, yoktan var olurum ben!
Belki hiç doğmamışcasına sen olurum, sen olan bir tohumun annesi olurum!
Ama gülemeyiz,
Güldüremeyiz biz...
Seni de soldurur bende ki kader!
Soykırım cellatları tarafından katledilen bir hayatın,
Piç bırakılmış en yoksun evladıyken...
Ve sevdirememişken sol göğsümü yeni doğmuş bir bebeğin dudaklarına...
Nasıl koşarım sisli Kara bir An (!) sabahına?
Ben gidersem bir anlamı olur hayatının,
Bir hayali...
Bin umudu olur sevdanın...
Hayallerde sevişmenin hükmü az değil ya?
Falanca ayrılığın filanca hüznü...
Viranca bir hayatın gerçek yüzü!
On üç Temmuz akşamı,
Semada beliren bir Hilal...
Unutma!
Herkesten az,
Dili lal...
Işın Bey,
Ne kadar zarifsiniz, her zaman ki gibi...
Sevgiyle...👧
Sevgili Hilal,
Bizler de özlemişiz seni ve şiirlerini.
Kutlarım...
👑
Özlemişim yazmayı, özlemişim burada olmayı... Dilinize teşekkürlerim ve sevgiyle...🙂
Duygudan yoksun sevdalar içinde sadece tene odaklanan haz sevgiyi de göz ardı eder çoğu kere...👍🤐👍
Hilal Oğuz daha sık yazmalı ki bizler de okuyalım...