Lam Mim
Çocuk!
Uykularım bölünüyor,
Parmak uçlarımdan başlayan ölüm kokusu,
Düş kapanına sıkışırcasına,
Burnumda buram buram tüten aşk.
Göçebe gibiydi gece koynumda,
Adını dahi koyamadığım kırıntılar ve olumsuz kılmıştı geçemi,
Anlımda gezinen yüzün,
Göz bebeklerimde biriken hüzün,
Ve kirpiklerimden,
aç aç düşen sen.
Ağrılarımın maduru günahlarımın bebeği,
Varlığını bilip adını dahi alamadığımdın sen,
Omuzlarımda gök kube kadar biriktin.
Gözlerimi kaçıriyorum senden,
Sorulara gebe kalırım yoksa.
Kendini bilmez bir geceye hesap sorarken,
Günalarıma yenildim oysa.
Şimdi yağmuru ne kadar temizler bedenimi,
Ben kaçışlarımı saklarken koynumda.
Sonu gelmeyecek biliyorum bekleyişlerimin,
Tam karşımda asılı kalan geçmişim,
Boyun eğiyorum çekmeye hazır hisetiklerime.
Sus!
Avaz avaz dökülürüm.
Adını koyamıyorum bana vaad edilen ölümün karın ağrısı,
Yüzler çoğalıyor gözümde,
Hiç görmediğim ölümler doğuruyor gecem,
Ve hiç duymadığım,
Ruhani sesler amelimi yazıyor bana.
Toprak koktu üstüm,
Son cümlelerimi bile söylemeden.
Sustum,
Boğuldum,
Çırpındım,
Uyanamadım.
Kan yuttum ve kanla yıkandım.
Kulağıma öyle içten bir ses fısıldadı ki,
Kıpırdayamadım sen affı dahi olmayan günahlarınla,
Öldun dediler.
Lam Mim,
Hazan yılmaz
Aşk Aze
tesekur ederim saygilarimla
kendini bilmez geceler avaz avaz döktürür hep :(
kaleminize sağlık