Lehte
Yakarışımın kutsal mermerine tırnak geçirişi canını yakmasın,
Yakmasın, uğursuzluğumdan peydahlanıp
Mahzene tıkılan, mantarsız hüznümün
Eskidikçe tatlanan özlemi...
Çocuktum;
Ezan sesinin çanın uğultusuna karıştığı öğlenin dilsiz alnında
Kim vurduya giden sübyan bir yaşamın
Kırlangıç leşinin üzerine serilişini
Mayın döşeli iki çift lacivert gözle izlerken
Kuru mavi saçlarına sızı
Ve imlasız suratına ihtiyar gölgelerin konduğu.
Kibrit çöpünde kül olacak kadar küçük anıların,
Eşkâlini unutturdukları o gün
Kendimden kaçıp, içimde kayboldum.
Çocuktum;
Biri tutsun istedim, devrilen omuzlarımın kırığından
Heybetinde ayaklanırken
Paslı mandalların dişlerinde örse iliklesin,
Kederimi ıslatan arsız denizi.
Cellâtlarım, kireci harlı acıyla yoğrulu
Odalarda etimi terbiye ederken
Sureti bana benzeyen buruşuk yüzlerin
Geçkin seslerine mahkûm edilen adını prangasından kurtarmaktı
Darbelere hareketsizce direnişim.
Vuruldum...
Koca adamların tükürüğüne saklanan öfke kurşunuyla
-Her duyduğun adı ben mi sanırsın?
-Bana piç kurusu dediklerinde hiç ağlamadım!
İnsanlığın vicdanı ile adil bir savaşa tutuşmak için,
Soyunun sırtına duvar olması gerekmiş.
İlk günahımın altına, o gün bilinçsizce yatıp
Göğsüme saplanan bıçağın ucunda haklılığımı yok pahasına sattım.
Çocuktum;
Şımaran korkumun ayaklandığı vakitlerde,
Gürültücü çığlıkları dizginleyerek
İpe sapa gelmez umudun haps olacağı
Karanlık kokan, kasvetli evlerin
Avlusundan yansıyan ışığın
Cılız kapı tokmağının ardında, üveyde olsa şefkat aradım.
İtildim...
Köpek salyasının mesken tuttuğu
Kaldırımların arasında demlenen Léhté'nin ürperten çirkefine
Nerden bilebilirdim? Çaresize kuytunun orospu gibi bacak açacağını
İlk zinamla, geleceğin düşük yaptığı uçurum yamaçlarından
Üzerime çullanan yalnızlığın
Kalbimi aç kurt gibi kemirdiği gün tanıştım.
Çocuktum;
Göğün buyurduğu rivayete kanıp
Saklambaçta hile olmaz sandım,
Sıska dudağım inledi ?'O'nu göreniniz yüreğimi uyandırsın''
Varlığına tek tanık, Tanrı beni mi yaratmış?!
O günden sonra umudu ayaklandıramadım.
-Ve çocuk hiçtir (dediler)
Aynada kir kalıntısı
Şayet,
Umut toprak altından yüksek fiyata kendini satıyorsa-
Gün kendini yarının kollarına fırlatıp,
Anaç haliyle zamanı durmaksızın doğursa da
Düşse de çorak tarlaya sevincin bereketsizliği
Kentlerin betonlarına sıkışsa da inancın bozuk bekâreti
Sallansa gökyüzünün çatılarından ?'Gelmeyecek bir daha dünyaya yanan kul'' vasiyeti
Bazı şeyler değişebilirdi aslında,
Yanan cehenneme şarap döküp, sarhoş ağzından cennet dilenmek gibi.
Ah! Ne çıkardı ?be anne-
Özüme yuva yapıp, ciğerimi kurtçuğuyla deşen sensizlik,
İnsan kılığına bürünüp ırzıma geçmeseydi.
Bir nehir avutabilir desek, elbette içine girdiğimizde her şeyi unutacağımız bir nehir gerekir bize. oda Olsa olsa Hades'in beş nehrinden biri olan, unutma pınarı Lethe'ye gireriz...
beğendim demek bile yalın kalır tbrk dahi etmiyorum ...
cok güzeldi...
Ne kadar gec kalmisim bu sayfaya ugramaya. Basindan sonuna cok güzeldi. Kaleminiz daim olsun. Selamlarimla👑
yüreğine kalemine sağlık abim
👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
ahh be Çocuk, sen ne zaman büyüdün de, bu kadar acıyı sığdırdın şiire. Ben mi? ben hiç çocuk olmadım, hiç çocuk olmadım diye, Tanrı yüreğime bir çocuk yerleştirdi, sonsuza kadar seninle, ona iyi bak dedi. ve sen çocuk, bilirim ki, çocukluğun ötesinde bir yerdesin, sen de içinde biraz bırak o çocuk yanından, şiir için bir şey demek, şiire ihanet olur. sen hep yaz, emi.
kutlu olsun, Nazar Boncuğu.
Ah be çocuk, Eşgali belirsiz bir gün dönümünde düşecektin oysa vuslata...
...............