Leylâ Ile Mecnûn...
"Ruhum vuslatın sahilinde seraba âşık olur
Hasretin sahrasında nefsim ile bin cenge durur'
_______________
I
Çöl gecesi, bütün yıldızlarıyla lacivert bir şal olmuş
yeşil vahanın üzerine örtülüvermişti.
Gün boyu yakan sıcaklık soğumuş
tatlı bir meltemin kanadına konuvermişti.
Kumların yumuşaklığına serilen yatağında,
üzerine çekip bol yıldızlı geceyi
uyumaya çalıştı,
uyuyamadı Kays.
Çadırından çıktı;
kumlar ayaklarının altında...
Az ötedeki pınar ninnisiyle uyuturken geceyi,
develer çökmüş yarı uykulu, atlar huysuz,
yaprakların hışırtısında gönüller huzursuz.
Kays, ellerini pınara daldırdı,
serin sular ellerinde kaynadı.
...
İleride, ağaçların altı daha bir kuytu, daha bir karanlık.
Oda ne! Kımıldayan bir gölge mi
ya da vehim mi?
Gözlerini iki ok gibi gecenin böğrüne saplayarak
ağaçların yanına varmıştı ki
birden doğruluverdi bir dilber, endamında zarafeti...
Kays, göleğinde binlerce yıldız şavkı yakamozlanan
bir çift siyah gözün ışıltılı gecesini gözlerine içirirken
teni rüzgâr yemiş göl suyu gibi ürperdi.
O gözler...
O gözler ki, enginliğinde bin kadırga batırır
alıp adamı götürür.
O gözler ki, yol gösterir yolsuzlara,
her ışıltısında bin yolcuyu yitirir
o gözler ki, çorak gönül sahralarında sevda filizi bitirir,
âb-ı hayatı içirir ona bakan gözlere.
O gözler ki, anlatmaya hangi dil söz yetirir.
Donup kaldı Kays,
yüreğine ilk ateşi yerken ürkek konuştu:
- Ey gecemi aydınlatan güzel adını bağışlar mısın?
- Leylâ derler bize...
Gecenin karanlığını layık görmüşler ismimize.
Peki, senin adın nedir?
- Benim adım Kays'tır ki sükûtu tembihlemişler ismimize.
Leylâ'nın çöl gecesi ışıl, ışıl gözlerine daldı Kays,
o gözlerde kayboldu:
- Neden, neden çıktın karşıma?
Şimdi gönlümün ateşini söndürecek su var mı bu vahada?
- Senin ateşini söndürecek olan su benim.
Titriyordu Kays, titriyordu Leylâ.
Titriyordu ağaca yapışan yapraklar,
titriyordu pınarı terk eden sular.
Sustular, konuşma sırası şimdi gözlerdeydi,
gözlerden de gönüllere geçecekti.
Bir süre bakıştılar,
gözlerine birbirlerini yudum yudum içirdiler
ve içtikçe arttı susuzlukları...
- Seni seviyorum, dedi Kays.
- Seni seviyorum, dedi Leylâ.
...
Kays, daha önce hiç bilmediği duyguları
yüreğine alarak çadıra döndü,
uzandı ama uyumak ne mümkün,
ne yana dönse Leylâ'nın bakışları,
o bakışlar ki ele geçirmiş kalbini,
silivermiş tüm benliğini...
Mecnûn'um, eririm aşkın özünde
bir bilsen neler gizlidir Leylâ sözünde
Mevlâ'yı görmüşüm Leylâ gözünde
sen benim gördüğümü görebilir misin?
görebilir misin ah Leylâ?
Ya Leylâ;
Zavallı Leylâ, kurumuş bir kelebek kanadı gibi
pul pul döküldü,
lime lime çözüldü,
ateşle valsının ilk ritmik adımları yürürken yüreğine
eriyip dağıldı sanki...
Leylâ'yım, aşkın harmanıyım ben
kaderin kapkara fermanıyım ben
gönül yarasının dermanıyım ben
çık sineme diyar diyar gez beni...
diyar diyar gez beni ah Kays
İki can bir beden olmuş iç içe.
Aralarındaki mesafe vahalar arası kadar yakın,
bir nefes kadar uzak...
II
- Gözlerimde ne görüyorsun a güzel? Diye sordu Kays.
Leylâ bir hazan yaprağı gibi titriyordu:
- Leylâ'yı görüyorum Kays lakin seçemiyorum...
- Ne olur söyle! Gördüğün nedir?
Leylâ, çığlık atarak gömdü başını Kays'ın göğsüne,
hıçkırarak ağlıyordu.
Bir çağlayan gibi simsiyah akan saçlarını okşarken yine sordu Kays:
- Gördüğün cemali bana da göster. Nedir gördüğün?
- Seçemiyorum... Seçebildiğim kadarını bile hangi akıl idrak edebilir,
hangi dil lafsa getirebilir?
Bedenin, baktıkça hülyâ görünür,
gözlerinden iki dünya görünür,
yüzün özge bir Leylâ görünür,
sen Leylâ değilsin, nerede Leylâ'm?
...
- Gitmem gerek Leylâ...
- Gidiyor musun? Unutma beni,
varacağın Leylâ aşkına unutma beni.
- Leylâ'yı senin gözünde gördüm Leylâ
nasıl unuturum seni? Unutsam bile
senin gözlerinde beliren ulu sevdanın sahibi
hiç unutur mu seni?
Haydi, hoşça kal sevgili;
sen de gayret et biraz
arayı çok açma, çabuk gel emi?
- Git Kâysım git, Leylâ' ya git...
Aşk derdiyle zayıflamak, gönül sıhhatine delalet değil mi?
Bu sevdada tükeniş aslında var oluş değil mi?
Nûn gibi eğilmedikçe,
elif gibi incelmedikçe,
gönül kapısından girebilir misin?
...
Ve güneşin tavasında kavrulan çölün
İçine attı kendisini Kays...
Tutuşan kumların üzerine bir serinlik oldu
başı açık, yalın ayak bir o yana, bir bu yana
rüzgârda savrulan yaprak gibi
düşe kalka koşuşturdu durdu.
Sonra bir ses duymuş gibi sakinleşti,
etrafına bakındı, koca sahra alabildiğine uzayıp gidiyordu.
Göze görünen ne bir vaha, ne bir kervan, ne de bir karartı...
Her taraf kum, her taraf ateş üfleyen boz sarı sıcaktı.
Kays, gözlerini bir noktaya dikti:
- Leylâ!... Leylâââ!.. Diye haykırdı
ve deliler gibi baktığı yöne koşmaya başladı,
koştu, koştu... Ama nafile;
koştukça Leylâ uzaklaştı.
Sonunda bitap düşerek yere yığıldı.
Böyle ne kadar kaldı bilinmez.
...
Birden garip bir uğultu
ve bir kasırga koptu,
çöl tepeleri, toz bulutundan görünmez oldu,
hortum, kuru dikenleri, kumları bir bir içine yutarak
çöl ummanında bir girdap gibi dönerek yükseldi,
bir vaveyla koptu:
- Leylâââ!...
Bu ses büyüdü, büyüdü, engin sahrada
Ve yankılandı genişleyerek bağrında:
- Mevlâââ!...
Sesin heybetinden cümle hayvanat deliler gibi
bir yerlere doğru koşuşturdular.
Yine o sahra hiçbir şey olmamış gibi
sessiz ve alev sıcaklığını giyindi.
Mecnûn sanki bu çöllere hiç uğramamıştı.
Leylâ sanki bu vahaları hiç dolaşmamıştı.
Ne bir ayak izi, ne de onlardan bir eser kalmıştı.
Niceleri bağrında gezdirmiş çöl,
şimdi sessizliği uğuldamaktaydı.
Sessizliğin ardındaki sese vakıf olanlar
dillerine alırlar ve söylerler:
' Bu dünyadan çöz artık beni
al benliğimi, göster bana seni
görebilsin gönlümdeki göz beni
Hem saadetim hem üzüntüm sensin
aşkın belâ ise ver belâ
Bir damla yeter, deryayı neyleyim?
Gerçeği ver, hülyayı neyleyim?
Yandım! Yandım!
Senden özge Leylâ'yı neyleyim?
Kavuruyor şimdi gönlümdeki Kerbelâ
aşkın belâ ise ver belâ'
Ve kıyamete kadar söyleyecekler...
Aşkın belâ ise ver belâ...
Leylâ...
Değerli şiirkolik ailesine, teveccühlerinden dolayı sonsuz şükranlarımı sunuyorum efendim. Beğenilmiş güne seçilmiş, beğeninizle bizde mutlu olduk. Mutluluklar, güzellikler paylaştıkça daha da ziyadeleşir, güzelleşir. Bende naçizane yazılarımı sizlerle paylaşmaktan çok keyif alıyor ve siz değerli dostlarımın güzel gönüllerinde adeta güzelleşiyorum ki kaynağı sizlersiniz... Tüm arkadaşlarıma çok, çok teşekkür ediyorum... Sevgiyle kalın....
güne düşen şiiri ve şairi yürekten kutluyorum👍👍👍
Muhteşem paylaşım el emeği göz nuru naif sanat eseri. Hayranlıkla okudum/
😌😌😌
Her iki yüreği Kutlarım içtenlikle.
güne şiir düşmüş.Teşekkürler şair,kutluyorum sizi
dinlemekte bir başka oluyor şiir canlanıyor hayat buluyor emeğe sağlık saygılar.