Madenci/Karanlıklarda Aydınlık Arayan Adam
...................................................................Kozlu kurbanlarına ithaf
yaşamın kıyısında
boynu bükük bir çiğdemin külleri maviye karışırken
henüz çiçeğe deĞmemiş
tomurcuklar düşüyordu arzın koynuna...
hayatın kömür kokulu zeytin gözlerinden
...
ve pas tutmuştu güneş
simsiyah günahlar yükseliyordu...bembeyaz karlar ülkesinden
iki serçenin düğününe davetliydim...
gidemedim...!
acı üstüne acı sızdı içimdeki yel değirmenlerinden
sanki düşüverecekti uyuklayan ay...
kalbi kırık bir maziye kabuk bağlamış hüzün iskelesinden
...
oysa ben...!
uykusunda gezinen karanlığı öptükçe
zenci yüzümün terkisinde...
apak yüreğime saplı güller açacak
ve düş kırıntılarını toplayan güvercinler
uçacak sanırdım...gözlerimin güvertesinden
meğer...kara ölümün gölgesine basmışım
-ki hiç yorulmamıştı ölüm öldürmekten-
yeni tuzaklar kuruyordu ecel
-ki çukursu bir uçurumun göçük sesidir o-
dumanı tüten günce küllerinden
'ölüm için biriktirdiğim ömür' uçup giderken
avucumda sarı yeleli atlar koşuyor...
boncuk boncuk ter damlıyordu baretimden
kırmızı içiyordu martılar...
sahili dövmekten sıkılmış...yetim bir dalganın
oraya buraya savurduğu madenci gömleğinden
isyan mevsimiydi mevsimlerden
saçları dağınık bulutlar kayıyordu irem bahçelerinden
cennet gülünün cehenneme...
cehennem ateşinin cennete yakışmadığın bilsem de
acemisiydim ölümün...kara elmasla açtığım dehlizlerde boğulurken
....
her seferinde kendini bir eksiltmek için
eceline kazma vuran...
madenci fenerleri bir bir sönse de
-karanlıklarda aydınlık arayan-
ekmeği ateşten bir madenciydim ben
söyleyin bana! ...
yedi kat yeraltında
bedeninde açılan mağara...kömür tozuyla doluyken
hangi karanlık korkar ki güneşten
...
..
/ey grizu kokulu cüce hayat...!
zamandın sen ölümden çaldığım...ben artık
düşleri bağbozumu...hüzzam gülüşleri yitik
yorgun düşmüş bir albatrosum...tütün sarısı bir ağıtta
dudakları kenetli...gözlerinin nuru bitik
donmuş bir toz bulutuyum... buzul mavisi bir sarkıtta/
.
biliyorum...!
elbet helâllik heybesi bir gün dolar
ve bütün ömür/-kömür- trenleri ölüme gider
öyleyse çekiyorum denizinden dalgalarımı
dudaklarında unuttuğum sabıkalı 3 Martı geri ver
3 Mart 1993
bez bebekler de üşür,çatım ajans&baskı yay,ank,2006
Karanlıklarda aranan aydınlık ve ekmek parası hem de en helalinden hüzünlüyüz alabildiğine...😅😅😅