Mahrem Yerler !

Karar verdim bugün,
keşfedilmemiş yerleri keşfedeceğim.....
Önce;
Ayak bastığın yerlerden başlıyorum gezmeye,
parmak uçlarınla, bastığın yerleri arıyorum,
gözlerimi gözlerine dikerek.

Ararken, ararken, sahile iniyorum,
dilimde bir türkü tutturuyorum,
dalgalar bembeyaz, köpüklü,
Sanki ;
Kıyıları yalayıp yutacak mış gibi,
özlemle kavuşmak istercesine,

Dönüyorum Kaleiçine, zaptedilmemiş denilen,
yerleri zaptediyorum.
Mola veriyorum Kaleiçinde,
otu yıllık eski bir mekan'da,
dilim'le yediğim nesnenin tadına varıyorum.
fethediyorum Kale'yi taa içinden.

Devam ediyorum gezintime,
makus talihime ne çıkarsa diye,
san ki, dilim'le tat alırcasına,
bembeyaz sutunlu caddeyi geçip,
üç kapılardan içeri giriyorum.

Tarihi dokuyu emercesine içime çekiyorum,
ayrılmak zorundayım,
Ne yazık ki;
Bu güzelim bahçelerden,
gezintime bembeyaz karlarla örtülü,
Saklıkent'te doğru sürüyorum.

Her taraf yumuşacık pamuk gibi,
ayak bastığım yerler,
dimdik olmuş sanki ayakta.!
Kardelen çiçekleri uçlarını aç'mış,
öpülmeyi bekliyorlar,
öpüyorum, kokluyorum,
Arı'lara nispet edercesine...!

İstemeden ayrılıyorum,
varıyorum bu dağların tepe noktasına..
Sanki;
Eskiden burası kratermiş gibi,
ağzı alev topu gibi,
alev alev yanıyor için,için,
zirveden boşalıyor,
Kraterin ağzındaki sıcak lavlar,
bir şeylere gebe kalacakmışcasına,
bir yerlere ulaşmak,
dingin sularda dinmek istercesine,
ağaçlar boynunu bükmüş,
hüznün şarkılarını çalıyor,
bırakıp gitme...!
Yine gel!
Misafirimiz ol dercesine !.....