Mahşerin Türküleriydi Dilimizdeki Raks
Sarı eteklerinde kırık bir düşün deseni asılıydı
Kurşun kertiği hicranın ellerinde yüzümüz yar/dı
Ömrü kısa kuşların kanatlarındaydı belki mutluluk
Her kanat çırpışımızda aşka, sol yanımız inceden sızlardı.
Yoksuldu bekleyişlerimiz, natürel düşlerin çığlıkları asi/l/di
Köpüklü bir denizdi sevda, ruhumuzun yasları pasları çözerdi
En ansız sarsıntıların karanlıklarında yıkılırdı kara madenler
Umutların devrik patlamalarıyla yürekler kendini ışığa atardı.
Açı/sı hiç hesaplanmamış yönlerin davaları birikirdi raflarımızda
Sarılıp ağlardı analar tabutlara, aşkın sancılarıyla safa durulurdu
Kahpe kurşunlar vızıldardı dağlarda, gencecik bedenleri bulurdu
Bir ömrün etiketi geçerdi parmak aralarına, hayat o an son olurdu.
Mahşerin türküleriydi dilimizdeki raks, üşüyen ellerimiz ten arardı
Rüzgârda iz sürerdi eşkıyalar, sevdanın inlerinde yaramızı sarardı
Sözler kuma yazılırdı, dalgalar sözü süpürerek o yalnızlığı çağırırdı
Aslını inkâr eden bir yenilginin sancılarıyla yürek çığlığı bastırırdı.
Selahattin Yetgin
Bu şiirin hikayesi: Kırık ikindilerde bir sehpa arardı gözlerimiz, miadı eksik kavuşmalara ulaşmak için, ayaklarımızdaki titrek vuslata aldırmazdık/Kırık sevda yüksünmeleriydi yüzümüzdeki telaş, umarsız sevilerin kentlerinde içimizdeki coşkulara izbe odalar arar iken/Göğsümüzdeki kramp sancıları artardı, Eylül gönlümüzün aralı kapılarından usulca bakardı ve ikindi yağmurları inmeden bu şehre zamansız bir ayrılık her ikimizi de aşkın yüreğinden uzaklara atardı...