Makineleşenler
Şehrimin üstüne süzülen ince bir bulut
Ve akabinde destursuz varıyor Tanrı'nın azabı
Kaçmak, intihar ve ölmenin arasında bir yer
Kalmak, akla kara arasında bir yer
Söylesene albayım bu ahvalin içinden
Nasıl çıkacak ruhumuz yıpranmadan
Hep mavi bir gökyüzü çizmek isterdim oysa
Ve mavi bir deniz
Üzerinde ağır ağır ilerleyen Üsküdar vapuru
İskelede bir çift aşık
Biri ben diğeri her kimse...
Kokusunu çekerken içime sevgilinin
Sayfalar çevireceğim
Yüzyıllardır hiç kitap okumamış gibi
Ve şimdi sokakları bir avuç çocuk cinciliği
Bir tutam da reyhan kokusu sarıyor yavaştan
Aşağı mahalleden seyyar dondurmanın sesi
Kaldırımların sol tarafından sebile üşüşmüş kırlangıç sesleri
Bir yaşam belirtisi arıyorum mazurca
Yalnızlığımın demir attığı bu bahtiyar şehirde
Metruk binaların arasında saklıydı belki de yaşama sevincim
Albayım
Ruhunu makineye entegre etmiş onlarca ölü
Yazının icat edildiği şu dünyada yüzlerce dilsiz
Ve asimile olmuş binlerce insan arasında
Hâlâ kitap okumak adına çırpınan bir avuç insan kaldık
Maviylen yeşil arasında harap edilmiş
Ve unutulmuş bir şair uzantısı olabilir miydim?
Çünkü kitapların unutulduğu şu bedbaht ülkede
Kalemin varlığına inanmak namümkün albayım
Ve şimdi kararıyor mavilik
Şehrin üzerinden batıyor bahar güneşi
Yaşamak, ölüm ve kalmak arasında bir yer
Yaşamak, kitap ve makine arasında bir çıkış
Yaşamak, ayaz ve bahar arasında bir kavga
Yüreğim ağrıyor albayım
Herkesin Oblomovculuk oynadığı bir sahnede
Ştoltz'u oynamak için çırpınan bir avuç insan kaldık
Kapitalist çöküntünün altında kalan kitapları
Gün geldiğinde raflara çıkartacağız belki
Dişimiz ile tırnağımız ile
" Rüsva Etme Beni" diyebilecek miyiz gür bir sesle?
Umuda gebedir yarınlar bizim için
Beklemekteyim albayım