Martı Kanadında Aşk
Yalnız, çaresiz bir martinin kanadında,
dünyayı dolaşmak vardı şimdi.
Oysa ki bir vapurun kıçında,
Asya'dan Avrupa'ya gidiyorum..
Leylasını kaybetmiş bir balık gibi,
denizin dibinde seni aramak vardı şimdi.
Ama telefonumun mesaj bölümünde,
suçlu bir şiir gibi seni karalıyorum.
Denizin o ürkek koyu mavisinde,
Okyanus gözlerini anmak vardı şimdi.
Bense oturmuş karşılıklı martılarla,
iki lafın belini kırmaya çalışıyorum.
İstanbul'un iki yakasını birleştiren,
bir köprüde seni hayal etmek vardı şimdi.
Oysa ki ben denizin üzerinden vapurla geçtikçe,
Dalgaların aldıkları yaradan attıkları çığlıkları,
Ve rüzgarın bir şeyler söyleme çabasını dinliyorum.
Sevimli küçük bir kız çocuğunun,
O buz mavisi gözlerinde ki gözlük olup,
hayatını aydınlatmanı seyretmek vardı şimdi.
Oysa ki ben dost meclisinde ki muhabbetimin,
Tavada kalan azıcık menemen gibi dibini sıyırıyorum.
Şu an kız kulesi kadar yalnızken bedenim,
Seni düşünüp varlığınla huzur bulmak vardı şimdi.
Bense oturmuş dertli bir ihtiyarın,
gelini hakkındaki şikayetleri dinliyorum.
Sensizliğin dibine dibine vurmuşken bugünde,
Söyle hasretinle yanmak reva mıdır bana bu günde ?