Martılardan Sordum Seni

Martı kanatlarında bir an seni düşledim yükseklerde
Arkamda bırakılamayası geçmişin izindeki seni düşledim
Korkuyu ecelle karıştırıp sürdüm göğsüme
Attım kainata derdimi, her şeyi unutup bir seni özledim.


Dışarıda yağmur gözü hırçın ip gibi yağarken
Sicim sicim ıslatır ruhumu yağan yağmur
Eririm yüreğimdeki kara düşerken usul usul
Hasretim ağustosta şubat soğuğuna,
Hasretim herşeyim feda bir tek sana.


Kor alev kör olmuş köz olmuş adı,
Seherde bir martı kanat çırparmış yükseklere
Sana kavuşturur diye kanatlarına sarıldım martının
Gelme... istemez seni dedi, boşuna senin kanat çırpışın



Sihir, büyü, mucize artık sana kavuşma beklentim
Gülsem ne ala, ağlar hep gözlerim.
Bir göl başın da gölgesine baktığım günlerim,
Gelmez içinde senle beraber, gelmez bilirim.



Fizan da aradım seni, Bağdat ta dediler,
Martılardan sordum seni, bana hüzünle güldüler.
Hani kaf dağında bir yar vardı ya yüreğini inleten,
O artık seni sevmiyor, o gitti dediler.



Şimdi uçurumun boşluğuna mı çakayım bu bedenimi,
Yoksa kazıklara çakılı bir çarmıha mı gereyim.
Yüreğim seni yerinden söküp neyle keseyim,
Bak martılarda gelmez dedi,
Ben içinde o varken, sen içinde olmayınca ben seni neyleyim.

27 Ağustos 2008 147 şiiri var.
Yorumlar