Martilarla Uyanmak Sabaha

Martılarla uyandınız mı hiç sabahın ilk ışıklarına?
Ne , herkesin tanış olup bildiği ,
kime sorsan gösterirler dediği
çilli horozun kalk borusu olan
ööüüüürüüüüö ‘süne benzer ,
Ne de bahçedeki köpeğin hav hav sesine ya da bir pisiciğin mırıl mırıl miyavlamısına benzer.
Martılar çok cazgırdır,
İnatçıdır .
Sizi uyandırıp ,
yataktan kaldırıncaya kadar
pes etmezler.
İşte ondandır , ne horoz sesine benzer, ne köpek ne de kedi.
Az daha unutuyordum geveze olduklarını söylemeyi.
' Gün çoktan ağardı , çoktan başladı . Daha ne duruyorsun , haydi kalk!' diyerek başlar içinden bir tanesi,
Biri başlamaya görsün konuşmaya ,
Artık durdurmak imkansızdır onları,
Sohbetin dibine vururlar .
Çünkü martı demek ,
deniz demektir.
Mart demek ,
mavi demektir.
Martı demek ,
denizin , kenarı beyaz dantelli mavi yastıklı dalgalarında
özgürce uçabilmek demektir.
Martı demek ,
balık demektir.
Martı demek ,
içinize çektiğiniz yosun yosun kokan
tadını damağınızda hissettiğiniz iyot kokusu demektir.
Martı demek ,
vapurla yarışıp ,
dümendeki kaptana yarenlik edip ,
vapurdaki dostlarıyla çay simit sohbeti yapan dostlar demektir.
Martı demek ,
sonsuz maviliklere açılmış kanatlardaki özgürlük demektir.
Martı demek ,
şafak söktüğünde usul usul
gündüzün efendisi güneşle
balıkçıların ağlarını toplarken
ağır ağır ,
yorgun , uykusuz , elleri çatlamış
ama denizin cömertliğine müteşekkir ,
huzurlu gülümsemesiyle ,
bir o kadar da mutlu olan ,
ekmeğini denizden çıkaran balıkçıların tepesinde uçuşurken,
' komşuda pişer bize de düşer ' diyerek
başına üşüşmüş beyazın mavisi kanatlar demektir.
Martı demek ,
denizle büyümek ,
çatınızda hep gürültü yapan kiracınız ,
Yok yok komşunuz demektir.
Martılar sessizliğe bırakmaya başladıysa gündüzü,
Artık devir teslim vakti gelmiştir
gündüzle gecenin,
Gündüz silindikçe
yok olur ,
gece ağırlaşır ağırlaşır
ve martılar da ,
Saygı duyar geceye .
Son bir kez cazgırlık yaparlar,
çalarlar ' Yat!' borusunu.
Ama sadece bir sonraki sabahın ışıkları doğuncaya kadar .
Aynur Ateş Aydın 2018