Masal
ağarmış saçlarıma yastık yap kucağını
son bir kez
duy göğsümden yükselen
kallavi pişmanlığımın yankısını
manayı arama gözlerimde ne olur
elin değmese de elime
beyaz yalanlarla süslenmiş
bir masal anlat bana
ölü çocuk düşlerinin
çığlık çığlık göğe yükseldiği
çorak topraklarda
çiçekler açtığından bahset
barış gelmiş olsun Mezopotamya'ya
dudağıma süzülen yaşlara aldırma
nice yangınlardan geçtim de susmadım
özümden yakan tuz ne ki
anlatmaya devam et ne olur
masmavi gökyüzüne
boncuk olan uçurtmalardan bahset
kentleri anlat bana
kadınların yönettiği
sokakları özgür kentleri
seksek oynayan kız çocuklarını
onların oyununu patlak toplarıyla bölen
erkek çocukların gülüşlerini duyarım belki
soğuktan değil bu titreme
ne olur durma anlat
bilsen ne sıcak kucağın
ellerinde devrimin izleri olan
insanları anlat bana
bir birine yasak dillerden
aynı şarkıyı ıslık çalabilen
kadınları ve erkekleri
süt kokusuna barut kokusunun karışmadığı
tek silahın kalem olduğu ülkemden bahset
kadınları anlat bana
mor çiçeklerle
dünyaya barış getiren kadınları
telaşlı yüreğimin sesine aldırma
ne olur durma
yağmura sırnaşık sevgililerin
toprak kokusu sinmiş
kaçamak buselerinden bahset
şairleri anlat bana
aşkı ressam gözüyle betimleyen şairleri
ebedi şarkılaşan
son şiirlerden bahset
dalıp gidersem fani uykusuna
hiç duymadığım sevdanı fısılda kulağıma ne olur
İfadesi naif içeriği bıçak sırtı sağlam bir şiirdi okuduğum. Kutluyorum Hüseyin bey
Tuylerim urperdi okurken. Gözümde canlandı bu masal...tebrikler...bende sabaha yakın güzel bir şiir okudum sayenizde.