Masalsı

göçebe bir çocuğun
korkusu düştü kayalıklara


öyle uzamıştı ki saçları
güneşe serildi
tuz ve gözyaşı akınca midyelere


ve ölü bir annenin ninnileri soluklanırken zamanı unutup
unutup kaderin doğum yerini


sesler kovalanıyordu
poyrazları aralayıp tahtalar çivilerinden sökünce kendini


öyle kırıktı
öyle yalnız kürekler


takati tükenince nasırların
avuçlarında ecel acısı
gözlerinde umut cinayetleri
düşlerinde bahar firarları kundaklarından ayırdı tenleri


kahpe alın yazıları
kızgın demirlerle çizdi şakaklarına şafağın


önce süngüleri sürdü erenler
namlunun terleri silindi sonra
dipçik mesafesinde gözlerini yumdu soluk ve ölüm


şarabın tadı kaçtı önce
mantarı sonra
sonra firar etti tüm renkler


kızıl
lacivert
mor üzümler koşuştu bebek kucağına


şarkılar sustu
ayetler salındı gecenin matemine


sala bir de
bir de sala sarıldı gökyüzüne


yıldızlar düştü
korkunun köprücük kemiğine


o çocuk ağladı
o çocuk öldü
mintanında tuz serpintileri


dudakları köpürdü yarının
gamzelerinde mavi salyalar




göçebe bir çocuğun
korkusu düştü kayalıklara
cansız

masalsı ...

09 Ağustos 2016 941 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar