Matem
Bir zemheri ayında uyanınca yokluğumla, açınca ellerini üzeri buzla örtülü mezarımın başında.
Hangi dua, hangi dilek uyandırır beni o derin uykudan.
Yalvarsan da, ağlasan da, haykırsan da, bir daha sarılamayacaksın boynuma.
Kemiklerini kırarcasına derin bir sızı gibi gireceğim ruhuna.
Ben Matem; içindeki erimeyen buzun ta kendisiyim.
Berzah aleminde ruhum hiçliğe düşerken,
Dünyanın en katlanması zor imtihanı olan o pişmanlığı iliklerine kadar hissederken,
Kahroluşunu gözlerinin altındaki morluklardan izlerken,
Çektiğin o acının bana verdiği hazzın doruklarına ulaşırken,
Ben Matem; içindeki kan kusan pişmanlığın ta kendisiyim.
Yalnızca seninle bir bedende iki ruh olmaktı tek hayalim,
Gözlerine baktığımda kendimi görmekti son ümidim,
Teninin kokusuyla mest olup diyardan diyara gezmekti nimetim,
Soğuttun hayalimi, öldürdün ümidimi, tükettin nimetimi,
Ben Matem; ruhundaki ölen papatyaların ta kendisiyim.
Kurtulmak isteyeceksin kanını donduran bu sancıdan,
Hiçbir duadan medet ummadan,
Heveslerin bir bir kayıp gidecek tutamadan,
Yaşayan bir ölüden farkın olmadan,
Aman vermez sana en rahat uykunda.
Ben Matem; içindeki karanlığın ta kendisiyim.
Edebiyatla'ya güzel bir şiirle merhaba diyen Şahin bey hoş geldiniz