Mavi Türkü

Adı kazılıydı taşlarda Keykavus'un,
Bir Selçuklu nakışıyla kaç zamandır.
Taa kal-ü beladan beri gergef gergef,
Sanki ıssız hüznüydüm avlusunda evimizin!
Ve... Saman yolunda renk renk yediverenler.
Devlet-lü Kadı Burhanettin'in,
Dil evliyası makamı bahçemizdeki
Harmanlarda savrulurken sevdası,
Üzengisi düşer ayakucuna,
Yeni yetme aksak Timur'un!

Zaman o zaman değildi!
Bir firkate doğuyordu vakt-i seherler,
Ve bir o kadar da zifiriydi gecelerimiz.
Ben bir yürekte çekerken nazını,
İsli lambalarda bir merhamet buğusuydum.
Yumruk mezesiyle lal kadehlerden,
Sana dair şiirler besteliyordum.

Oysa mavi bir kristal türküydü kızılırmak,
'Oğul hangi ürüzgarlardasın'
Ahu feryat eylül
Unutkan bir ekim
En kolay şeydi ağlamak!

Tam sustuğum vakitti o vakit
Yeşil seccadelere gün doğuyordu
Beş vakitler süslüyorken ufkumu,
Bir kutlu ezan sesiydi yılankırkan kıyıları
Analar düşerdi yollara yalın ayak,
Badı-ı saba tüterdi buram buram
Siyah perdelerde puslu emprimeler,
Bacalarda kül rengi umutlarım

Karanlık hangi yüzle vursa kapıyı
Yüzümde bir tutam yalnızlık seğirir
Ezik bir yüreğin feryadına,
Bir carcur mermi gibi,
Issız sokakların düşleri düşer.
Belki merhemdir sineme onmaz geceler,
Güvercinler kanat çırpar akasyalarda
Ve... Veremli bir renge bürünür artık,
Saksıda büyüttüğüm mor menekşelerin...

Umutsuz yağmurlar düşerken başıma
Aynalarda perilerim döner fırıl fırıl!
Bir küçük çocuğun zindan sesinden
Düşen ılık rüzgârların memleket nefesidir.
Bir Karadeniz meltemi dolarken bağrıma,
Döşeğimde siyah beyaz düşüncelerle,
Ve... Bir yalnızlık makamıdır dökülen...
Artık yürümek istiyorum!
Artık uyumak istiyorum!