Mavi Yarımada
Karaburun içe dönmüş foçaya bakar
dört bakkal, iki fırınla haline ağlar
geri bırakılmış cenneti tanrının
onüç köy, bir beldesi derdine yanar...
ziyaretçilerin azdır Karaburun
dalgalanır durur günbatımı ruhun
dantel kıyılarında serin meltemler eser
açık denize ulaşır kekik kokuların...
yılan misali kıvrılan yollarında
geçse de hayat uçurumlar aşarak
keskin virajlarla ürperip
uzayıp gitse de yolculuğun
biter bir gün yalnızlığın
biter mavi yorgunluğun...
Karaburun...
tarlaların ve güneşli bahçelerin
enginar, börülce bereketiyle taşar
kıyılarında balıkçıların sarı kulak** avlar
yamaçlarında nazlı kızların hurma zeytin toplar
tepelerde Yörüklerin keçi otlatır, çadır kurar
ateşte erkeç pişirir, höşmerim yapar kadınların...
Karaburun...
sen, börklüce'*ye yoldaşlık yaptın
yarin yanağından gayrı her şey ortak' diyenlerle
doruklarında ne isyan ateşleri yaktın
yarenlik ettin canlarla bir zamanlar
sonra helalleşip kutsal kavgalara saldın...
Karaburun...
boynu bükülmesin bir daha mazlum çocukların
kırılmasın gururu artık kayıp çobanların
aydınlığa çıkar bir gün
aydınlığa çıkar bir gün
sevgiyle mavi adımların
karaburun-05.06.2009
elinize sağlık güzel anlatım dı saygılar