Mazaret
Beraber uzatırdık ellerimizi sineme.
Ellerimiz yanmadan tutardık ya hani güneşi.
Ay gelince güneşi ona verirdik.
Sevgi gelince güneşi ona verirdik.
Dert gelince kendimizi teslim ederdik!
Yer sıcaktı bir volkan gibi.
Ayaklarımız yanmadan yürürdük ya hani.
Çimen çıkardı ayağımızın bastığı yerde.
Ona biz umut derdik.
Güneşi çimenlere verirdik.
Kader gelince terimizi silerdik.
Zaman bizle su gibi geçerdi.
Bizim koştuğumuz her sokak zamanın esiriydi.
Hani biz bir ağacın gölgesinde idik.
Güneş tepemize gelirdi, gözlerine bir gölge düşerdi.
Ben o zaman güneşi senin gözlerine verirdim.
Zaman bana geri gelince,
"Mazaretim vardı, aşıktım" derdim.