Mechul Bir Gemi
Zamanın ağırlığı çöker omuzlarına,
Hep ertelemededir düşlerin,
Suyun aksi vurur saçlarına,
Benzer dağların ayazına,
Kalmaz bol keseden atılan ümitlerin,
Sen bir tanem,
Sen artık sen değilsin.
Ömür kaça alıp satar seni,
Kaç kuruş eder senin kaybettiklerin,
Kazanacaklarını da koy hesabına,
Bir burukluk kaplar yüreğini,
Zamanın senden alıp gittikleri,
Ve senin kaybettiklerin.
Sonbaharın mı geldi ne,
Üşüyor dallarda yapraklar ,
Yatıyor yerlerde koyun koyuna,
Havalar da hani pek eskisi gibi değil,
Ruhun takılır yağmura.
İçinden,
Zamansız gelen bu baharın ta varlığına,
Salvolar düzersin peşi sıra,
Pişmansın değil mi,
Zamana aldanmışlığına
İçinde geçenleri söyle canım,
O yüreğinin şişini insin biraz,
Yoksa korkarım ki,
Yüreğin ha çatladı ha çatlayacak...
Gel ana avrat düz - git zamana,
O ki seni sokmuş bu kadar dara,
Hakkın olmalı düz gidişler, sana.
Suyun aksi düşmüştü ya saçlarına,
Beyaz kelaynak kuşları geçiyor havadan,
Kaldır başını havaya can,
Onlar selam getirdiler geçmişten sana.
Kızıl havalar demiş şair,
Ömür inişe geçmiş heyhat,
Ben farkına vardım da,
Bir sen varamadın farkına.
Bu yükün altında yoruldum, anladım,
Ümit vermek isterdim sana yarınlardan yana,
Ben ne edeyim,
Biraz da bir şeyler söyle seni bu hale sokan zamana.
Ben olsam senin yerinde,
Çekilirim bir köşeye zamanın en kör anında,
Bütün içtenliğimi ortaya koyarak,
Ağlarım göz yaşlarım bitene kadar.
Şimdi beni sormak sevdasına düşersin,
Düş ki,içimin dertlerini anla,
Ben de salvolor yağdırıyorum senin gibi,
Beni yok etmeye çalışan zamana..
Yüreğim hopluyor, ben neden eski ben değilim,
Bunca zaman savaştığım zamanın beyhudeliği,
Yiyip bitirecek beni,
Em mi?
Çelik çomak oynadığın günleri hatırla,
Şu anda geldiğin zamanın son noktası,
Uzun ince bir yoldayım türküsü,
Bir güzel hesapla. .
Belki hesabın tutmayacak belli,
Şu matematikçilerin canı cehenneme,
Onlar olmasalardı,
Hesap tam benden yana..
Bu şiirimi koy sol cebine,
Kalsın sana.
Cümle yanından hazan yaprakları dökülmeye başlar heyhat,
Ey !Ömür,
Hazandan bize ne var,
Haber ver.
Kızıl yakamozlar vuracak ömrün dalgalarına,
Deniz eskisi gibi değil ya,
Martılar artık intihar dalışı yapmaz deniz dalgalarına,
Seni uzakta bekliyor olacak meçhul bir gemi,
Elinde beyaz bir mendil,
El salla ona.
Gemi yaklaştıkça içini kaplayacak bir telaş,
Bilesin sen artık eski sen değilsin,
İçinde çığlık çığlığı yaklaşan bir tufan,
Diyeceksin:Şimdi nereden çıkmış gelmiş bu gemi.
Meçhul gemi yaklaşıyor beyim,
Aynalar artık yabancıdır sana,
Saçlarında bir tutam ak,
"Ben böyle mi idim, böylemi doğdum "şarkısı gelir aklına,
Bütün düşlerin alabora,
Tam yol ileri geliyor senin gemin.
Seni almaya geliyor gemi bu ıssız limandan,
Bağırışlar ağlamaklar boşunadır canım,
Elinde beyaz bir mendil,
Boşuna sakın bu mendili sallama.
Kaderinin cilvesidir senin boynuna yüklenmiş,
Ve niceleri bu gemiye binmiş,
Sen de bineceksin, nazlanma...
Seni almaya geldi mechule giden gemi,
Yer ayrılır yırtınırcasına gök aralığından,
Gözlerin beyhude dolaşır yuvalarında,
Birkaç göz yaşın kalır dünyada,
Can direnmeye çalışır son çırpınışlarıyla,
Ve gemiye binersin çare/sizce,
Ya Rap! Ne hazin an...
Gözlerin kör,ağız dilsiz,
Kulak, bütün dünyanın seslerine kapalı,
Göğsünün tam ortasında ağır iniltiler,
Apar topar bineceksin gemiye,
Selametle git gemi,
Em mi?
Hüseyin Turan
20 Ekim, 00:34
kutlarım güzel bir çalışma yüreğine emeğinize sağlık SAYGILARIMLA