Med Cezir Gönlüm Yürek S/elim
Dağlarımın g/özü...
mor menekşe mavi bulutlar ardında koştular
taylar yorgunluğun cennetinde
yayıldılar dost elinde sevdamın gözlerinde
durdular bitmeyen sonsuzluğun menziline
kuşandılar sevgileri gökkuşağı sevdalı renklere
ben alışık olmadığım bir şey
pazar yerlerde dolaşmak fiyatına b/akmak
sonrası tarihini öğrendim
genç sepetçinin sembilfıroş aşkını dünyası hükmüne tesirini
yaşandığı yer pazardı aşkı sarayda gezerdi
ben seni gönlümde gezerdim
gördüm candan zorluğun demine koşan ulaşılmaz aşkları
tarihe iz bıraktığını sonunda öğrenmiştim ya....
benim ağırlığım yok ki
uçuyorum hep semalardan topraklar bardak oldu artık
yok öyle ağır yürümeler ben kanatlandım
o devir geçti artık uçuyorum bilinmezliğin kör düğümlerinde
mavilikler yurdumun gülleri donmuş kokusu yokluğuna kalmış
o kadar soğuk rüzgarlar esiyor ki
her taraf beyaza bürünmüş eskimo cumhuriyeti de bir balık sandığın
olmuştur okyanustan b/akış
desene güneş yan b/akmıyor
güneş hep dik bakıyor karanlığın saklı gölgeliklerine
artık güneş batmıyor
akşamlar yalnız tersten rojdasi kalıyor yüzlere
ya böyle artık yüreğim kimse ulaşamıyor
uğultulu tren lakırtılı seslere artık güzel diyarlara mesken kurduk
olduk olası dediğimiz merhameti yemek yemezler
yedikleri düşünüşleriyle doyarız yurdun tüm mevsimlerinde...
yorulan beyinlerin suskun gülüşlerin
yollarına eski narağacı yeşil değil
narlan be gülüm
nar düşmez gün görmez büyümez
narına doyum olmayan bir nar tanesi bin ederin
artık yok
tüten tutkulu gülüşler sevdamın yeminli aşkın salatası gülmeyen iki yüzü
bu bahar gelsede kışmı geçecek güller rüzgara savrulurdu
kaderin talihine acı da olsa
gül dikeniyle kuruyor diken hala batar
gün ortası aydınlıktır yollarına düşen pişman
gel gitlerin deniz kabarması gibi yüreklerimiz t/aştı
deniz kabarması kadar doluyum
mahkumiyetim yok
özgürüm esirliğim uçuyor mavili gözlerin
içimdeki şevkle yürüyorum senli yollara
med cezir gönlüm yürek s/elim
15*12*12*Karataş*